İş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

C2C modeli (Consumer to Consumer) nedir?




C2C modeli (Consumer to Consumer), tüketicilerin doğrudan diğer tüketicilere mal veya hizmet sattığı bir iş modelidir. Bu modelde, genellikle bir aracı platform (örneğin, e-ticaret siteleri veya online pazaryerleri) üzerinden bireyler arasında ticaret yapılır. C2C modeli, ikinci el ürünlerin satışı, el yapımı ürünlerin pazarlanması veya hizmet sunumu gibi çeşitli alanlarda yaygın olarak kullanılır.


C2C iş modelinin bazı önemli özellikleri şunlardır:


Doğrudan Tüketici İletişimi: Satıcılar ve alıcılar doğrudan iletişim kurarak alışveriş yaparlar.

Çeşitli Ürün ve Hizmetler: Kullanılmış ürünler, el yapımı eşyalar, koleksiyon ürünleri ve çeşitli hizmetler bu modelle satılabilir.

Aracı Platformlar: Genellikle, eBay, Letgo, Sahibinden gibi platformlar bu tür işlemlerin yapılmasını sağlar.

Düşük Maliyet: Geleneksel perakende satış yöntemlerine kıyasla daha düşük maliyetlidir çünkü fiziksel mağaza gerektirmez.

Güven ve İtibar: Alıcılar ve satıcılar, genellikle kullanıcı yorumları ve puanlamalarına dayalı olarak güven oluştururlar.

C2C modeli, özellikle internetin ve mobil uygulamaların yaygınlaşmasıyla birlikte oldukça popüler hale gelmiştir. Bu model, hem bireysel satıcılar için gelir elde etme fırsatı sunar hem de alıcılar için genellikle daha uygun fiyatlarla ürün veya hizmet bulma imkanı sağlar.

İş analitiği (Business analytics) nedir? Bu alandaki uzmanlıklar. Örnek bir senaryo



İş analitiği (Business analytics) nedir?


Business Analytics, yani İş Analitiği, iş dünyasında karar verme süreçlerini bilgilendirmek ve optimize etmek için istatistiksel analiz, veri madenciliği, tahminsel modelleme ve makine öğrenimi gibi yöntemlerin kullanıldığı bir alanı ifade eder. Veri analizi, işletmelerin geçmiş performansını değerlendirme, mevcut durumu anlama ve gelecek eğilimleri hakkında tahminler yapma süreçlerini içerir. Bu sayede, işletmeler müşteri davranışlarını daha iyi anlayabilir, operasyonel verimliliği artırabilir, riskleri azaltabilir ve gelir artışı gibi stratejik hedeflere ulaşabilirler.


İş Analitiği üç ana kategoriye ayrılır:


Tanımlayıcı Analitik (Descriptive Analytics): İşletmelerin geçmişte ne olduğunu anlamalarına yardımcı olur. Bu, veri görselleştirme ve iş zekası raporlama araçları ile gerçekleştirilebilir ve işletmelere geçmiş performansı analiz etme imkanı sunar.


Tahminsel Analitik (Predictive Analytics): Gelecekte ne olabileceğini tahmin etmek için kullanılır. İstatistiksel modeller ve makine öğrenimi teknikleri, gelecekteki eğilimleri, olayları ve müşteri davranışlarını öngörmek için kullanılır.


Önerici Analitik (Prescriptive Analytics): İşletmelere, olası sonuçları tahmin ederek ve çeşitli senaryoları değerlendirerek, alınabilecek en iyi kararlar hakkında önerilerde bulunur. Bu, karmaşık algoritmalar ve simülasyon teknikleri kullanılarak gerçekleştirilir.


İş Analitiği, bir işletmenin rekabet avantajı kazanmasına, operasyonel verimliliği artırmasına ve pazar dinamiklerine daha hızlı ve etkili bir şekilde uyum sağlamasına olanak tanır. Bu alan, bilgi teknolojisi, istatistik, operasyon araştırması ve yönetim bilimi gibi disiplinlerin birleşimini içerir ve geniş bir yelpazede sektör ve işlevlerde uygulanabilir.

İş Analitiğinin önemi, günümüzün hızla değişen iş ortamında daha da artmaktadır. Veri hacminin eksponansiyel bir şekilde artması ve teknolojik ilerlemeler, işletmeler için veriden değer yaratma ve rekabetçi avantaj sağlama fırsatları sunar. İş Analitiği bu süreçte kritik bir rol oynar ve işletmelerin karşılaştığı zorlukları aşmasına yardımcı olur:


Müşteri İlişkilerinin İyileştirilmesi: Müşteri davranışları hakkında derinlemesine bilgi sağlayarak, işletmelerin müşteri memnuniyetini artırmalarına ve hedef kitlelerine daha uygun ürünler ve hizmetler sunmalarına olanak tanır.

Operasyonel Verimlilik: İş süreçlerinin analizi, işletmelerin zaman ve kaynak israfını azaltmalarına, süreç optimizasyonu yoluyla maliyetleri düşürmelerine ve operasyonel verimliliği artırmalarına yardımcı olur.

Risk Yönetimi: Finansal, operasyonel ve piyasa risklerini daha iyi anlamak ve yönetmek için gerekli araçları sağlar. Bu, özellikle finans ve sigortacılık sektörlerinde kritik öneme sahiptir.

Stratejik Karar Alma: İşletmelerin pazar trendlerini, endüstri dinamiklerini ve rekabet ortamını daha iyi anlamalarını sağlayarak, daha bilinçli ve etkili stratejik kararlar alınmasına olanak tanır.

İş Analitiğinin Uygulama Alanları

İş Analitiği, farklı sektörlerde ve işlevsel alanlarda çeşitli uygulamalara sahiptir:


Pazarlama: Müşteri segmentasyonu, kampanya yönetimi, müşteri sadakati ve sosyal medya analizi gibi konularda kullanılır.

Finans: Kredi skorlaması, dolandırıcılık tespiti, risk yönetimi ve finansal performans analizi.

İnsan Kaynakları (HR): Çalışan performansı değerlendirmesi, işten ayrılma oranları analizi ve yetenek yönetimi.

Üretim ve Tedarik Zinciri: Stok optimizasyonu, talep tahmini, tedarik zinciri risk yönetimi ve operasyonel verimlilik analizi.

Sağlık Sektörü: Hasta verilerinin analizi, tedavi sonuçlarının iyileştirilmesi, sağlık hizmetleri maliyetlerinin yönetimi ve epidemiyolojik araştırmalar.

İş Analitiği, veriden anlamlı bilgiler çıkararak işletmelere değerli içgörüler sağlar ve bu sayede daha bilinçli kararlar alınmasına imkan tanır. Bu alandaki gelişmeler, işletmelerin daha hızlı ve etkili bir şekilde hareket etmelerine, pazar dinamiklerine uyum sağlamalarına ve sürdürülebilir büyüme ve inovasyonu teşvik etmelerine olanak sağlar.


Bu alandaki uzmanlıklar


İş Analitiği alanında uzmanlık kazanmak, işletmelerin veriye dayalı kararlar almasına yardımcı olan kritik becerileri içerir. Bu uzmanlık, çeşitli araçlar, teknikler ve metodolojileri kapsar ve aşağıdaki anahtar yetkinlikler üzerine kuruludur:


1. Veri Yönetimi ve Hazırlığı:

Veri Temizleme ve Hazırlığı: Ham veriyi analize uygun hale getirme yeteneği.

Veri Entegrasyonu: Farklı kaynaklardan gelen verileri birleştirme ve uyumlu hale getirme.

Veri Saklama: Veri depolama çözümleri ve veritabanı yönetimi bilgisi.

2. İstatistiksel ve Matematiksel Analiz:

İstatistiksel Analiz: Veri setlerini analiz etmek ve yorumlamak için istatistiksel yöntemlerin kullanılması.

Tahmin Modelleme: Gelecekteki eğilimleri ve sonuçları tahmin etmek için istatistiksel tekniklerin kullanımı.

Makine Öğrenmesi: Veri setlerinden öğrenme ve tahminlerde bulunma yeteneği.

3. Analitik Modelleme ve Algoritmalar:

Tahminsel Modelleme: Gelecekteki olayları tahmin etmek için modeller oluşturma.

Sınıflandırma ve Kümeleme: Verileri benzer özelliklere göre gruplandırma veya sınıflandırma teknikleri.

Optimizasyon ve Simülasyon: En iyi sonuçları elde etmek için senaryoları ve süreçleri optimize etme.

4. Veri Görselleştirme ve Raporlama:

Veri Görselleştirme Araçları: Tableau, Power BI gibi görselleştirme araçlarını kullanma becerisi.

Raporlama: Analiz sonuçlarını anlaşılır ve etkili bir şekilde sunma yeteneği.

5. İş Zekâsı ve Strateji:

Pazar ve İşletme Anlayışı: Sektörel bilgi ve işletmenin stratejik hedeflerinin anlaşılması.

Analitik Düşünme: Veri ve analiz sonuçlarından stratejik içgörüler çıkarma yeteneği.

6. Yazılım ve Programlama Becerileri:

Programlama Dilleri: Python, R, SQL gibi veri analizi ve modelleme için popüler dillerde uzmanlık.

Otomasyon ve Scripting: Süreçleri otomatikleştirebilmek için temel script yazma becerileri.

Kariyer Yolu ve Uzmanlık Alanları

İş Analitiği alanında uzmanlaşan profesyoneller, analitik danışman, veri analisti, iş zekâsı analisti, tahmin modelleme uzmanı, veri bilimci gibi çeşitli rollerde çalışabilirler. Bu roller, organizasyonun veriye dayalı karar alma sürecinde kritik bir rol oynar ve stratejik planlama, pazarlama stratejileri, müşteri ilişkileri yönetimi, operasyonel verimlilik ve risk yönetimi gibi alanlarda katkıda bulunur.


İş Analitiği uzmanları için sürekli öğrenme ve kendini geliştirme, bu hızla değişen ve gelişen alanda rekabet avantajı sağlamanın anahtarıdır. Uzmanlık kazanmak, pratik tecrübe ve sürekli eğitim ile mümkündür ve bu alanda başarılı olmak, hem teknik becerilerin hem de iş dünyası hakkındaki anlayışın bir kombinasyonunu gerektirir.


Örnek bir senaryo


Haydi, iş analitiği kullanılarak bir perakende şirketinin satışlarını nasıl artırabileceğine dair bir senaryo oluşturalım:


Şirket Profili:

Şirket: Moda ve Giyim Perakendecisi

Sorun: Son birkaç çeyrekte düşen satışlar ve artan stok maliyetleri

Hedef: Satışları artırma ve stok maliyetlerini azaltma

Adım 1: Veri Toplama ve Hazırlık

Şirket, satış verileri, müşteri geri bildirimleri, online mağaza ziyaretçi istatistikleri, ve sosyal medya etkileşim verilerini toplar. Bu veriler, farklı kaynaklardan gelen ve farklı formatlardaki bilgileri temizleyip, birleştirip ve düzenleyip analize hazır hale getirilir.


Adım 2: Tanımlayıcı Analiz

Analitik ekip, geçmiş satış verileri üzerinden bir tanımlayıcı analiz gerçekleştirir. Bu analiz, hangi ürünlerin en çok satıldığını, mevsimsel satış trendlerini, ve bölgesel satış farklılıklarını ortaya çıkarır. Ayrıca, stokta kalan ve az satılan ürünler de belirlenir.


Adım 3: Müşteri Segmentasyonu ve Davranış Analizi

Müşteri verileri kullanılarak, farklı müşteri segmentleri oluşturulur. Bu segmentasyon, müşterilerin alışveriş alışkanlıkları, tercih edilen ürün kategorileri ve fiyat hassasiyetleri temelinde yapılır. Sosyal medya ve web site analizleri, müşterilerin marka ve ürünlerle etkileşimlerini daha iyi anlamak için kullanılır.


Adım 4: Tahminsel Modelleme

Ekip, satış verileri ve müşteri davranışları üzerinde tahminsel analizler yapar. Bu, hangi ürünlerin hangi müşteri segmentlerinde popüler olabileceğini, hangi promosyonların satışları artırabileceğini ve stok fazlası riski olan ürünleri tahmin etmeye yardımcı olur. Ayrıca, gelecek satış trendlerini öngören modeller geliştirilir.


Adım 5: Stratejik Eylem Planı ve Uygulama

Analiz sonuçlarına dayanarak, şirket özelleştirilmiş pazarlama kampanyaları oluşturur, hedef müşteri segmentlerine yönelik promosyonlar ve indirimler sunar. Ayrıca, satış tahminleri ve müşteri tercihlerine göre stok yönetimi optimize edilir. Düşük performans gösteren ürünler için çıkış stratejileri belirlenir.


Adım 6: Sonuçların İzlenmesi ve Sürekli İyileştirme

Yapılan değişikliklerin etkisi, satış verileri ve müşteri geri bildirimleri üzerinden sürekli olarak izlenir. Bu süreç, şirketin stratejilerini ve operasyonlarını sürekli olarak iyileştirmesi için veriye dayalı içgörüler sağlar.


Bu senaryo, iş analitiğinin perakende sektöründe nasıl uygulanabileceğini ve şirketlerin satışlarını artırma, stok maliyetlerini azaltma ve müşteri memnuniyetini iyileştirme konusunda nasıl stratejik kararlar alabileceğini örneklemektedir. Her adım, veriye dayalı içgörülerle desteklenen stratejik eylemlere dönüştürülür, böylece şirketin pazardaki konumunu güçlendirir

Makine ve Düşünce: YAPAY ZEKA, Ekonomik Büyüme ve Yapay Zeka | Objet a — Yalın Alpay

 







Zeka, dünyadaki varlıklar, nesneler ve ilişki ağları üzerinde korelasyonlar kurar ve bu korelasyonları neden-sonuç ilişkileriyle ilişkilendirmeye çalışır.
Zeka, tahmin yapma yeteneği olan bir öngörü makinesidir ve belirsizlikle başa çıkmak için kullanılır.
Dış dünyayı zihinde temsil etmek, sembolleştirmek ve tahminlerde bulunmak zekanın işlevlerindendir.
Zeka, ilişki ağlarını analiz ederek korelasyonları tespit eder ve neden-sonuç ilişkileri kurmaya çalışır.
İnsanlar dünyayı tahminlerle anlarlar ve bu tahminler belirsizlikle başa çıkmalarına yardımcı olur.
11:14 Zeka, isabetli tahminler üretebilme kapasitesi sunar ve yapay zekanın temel yöntemleri sinir ağlarına dayanır ve büyük veri analiziyle korelasyonlar oluşturur.
12:32 Zihin dili, dünyadaki tek dil değildir ve yapay zeka, dijital dünyada sonsuz kombinasyonlarla her şeye bir isim verebilir.
16:13 İnsanlar sınırlı bir sözcük haznesiyle dünyayı ifade ederlerken, bilgisayarlar 0 ve 1'lerle sonsuz temsil yaratabilir.
20:29 Bilgisayarlar verileri unutmadan saklar, ancak insanlar verileri kısa sürede unutabilirler ve yanlış hatırlayabilirler.
27:13 Teknolojik dönüşümler, toplumları etkileyen birçok değişiklik ve yan etki getiriyor.
30:45 Gutenberg Matbaası'nın ortaya çıkması, veri patlamasını başlatarak insanların daha fazla bilgiye erişimini sağlıyor.
32:59 Bir konu hakkında çok okumak, bilgi düzeyinde ciddi bir fark yaratabilir.
33:12 İnsanlar önceleri sınırlı veriyle dünyayı anlamaya çalışıyorlardı, ancak teknoloji ve bilgi birikimi hızla arttı.
34:25 Bilgi birikimi artık tek bir kişi tarafından işlenemeyecek kadar büyük hale geldi, uzmanlık alanları ve fakülteler çeşitlendi.
35:18 20. yüzyılın başlarında dünya, farklı uzmanlık alanları ve düşünce ekolleri nedeniyle farklı öngörüler üreten insanlarla doluydu.
37:20 Bilgisayarlar ve internet, yeni bir dijital dünya yarattı, bu dünyada her şey daha kolay, zahmetsiz ve risksiz hale geldi.
42:14 Yapay Zeka, elektronik veriyi işleme ve analiz etme kapasitesi sayesinde dünyayı anlamayı daha erişilebilir hale getirdi.
44:01 Yapay Zeka, büyük miktarda veriyi analiz edip korelasyonlar bulma yeteneği ile insan zekasının sınırlarını aşıyor ve soyutlama yeteneğiyle işlem yapıyor.
45:31 Yapay zeka, büyük veri korelasyonlarını analiz ederken algoritmalar kullanmıyor ve önerilerde bulunuyor, ancak bu önerilerin nedenleri insanlar tarafından anlaşılamıyor, bu nedenle yapay zeka bir "kara kutu" olarak adlandırılıyor.
46:55 Yapay zeka, geleneksel düşünce tarzından farklı korelasyonları tanıyabilir ve öngörülerde bulunabilir, ancak bu korelasyonları insanlar anlamakta zorlanabilir.
48:24 Yapay zeka, hukukta ve diğer alanlarda insan tahminlerini geçebilir, ancak bu tahminlerin neden-sonuç ilişkisi üzerine değil, veri korelasyonlarına dayandığını kullanır.
50:23 Yapay zeka, gözetimli ve pekiştirmeli öğrenme yoluyla bilgi edinir ve özellikle otonom araçların davranışlarını tahmin etmek için simülasyonlar kullanır.
52:12 İnsan zekası, Yapay Zeka'dan farklı olarak birkaç örnekten çıkarsamalar yapabilirken, Yapay Zeka daha fazla örneğe ihtiyaç duyar ve bazı ayrıntıları ayırt edebilme yeteneği sınırlıdır.

---

00:00: Teknoloji ve ekonomi arasında güçlü bir bağ bulunmaktadır, teknolojik gelişmeler ekonomik büyümeyi artırır.
01:13: Teknolojik ilerleme, insanların çalışma saatlerini azaltır, boş vakitlerini artırır ve ekonomik büyümeyi destekler.
05:45: Teknoloji yoksulluğu azaltabilir ve temel ihtiyaçların karşılanmasına yardımcı olabilir.
06:55: Ekonomik memnuniyetsizlik, göreceli zenginlik ve diğer insanların ekonomik durumuyla karşılaştırıldığında ortaya çıkar.
07:23: Her büyük teknolojik değişim, ekonomik sarsılmaları beraberinde getirebilir ve iş dünyasını dönüştürebilir.
09:41: Teknolojik değişimler ekonomide yan değerler ve potansiyeller yaratır, yeni ürünler ve pazarlar ortaya çıkarabilir.
10:36 Yapay Zeka'nın ucuzlaması, onu daha yaygın hale getiriyor ve bu teknolojiyi tamamlayan ürünlerin değerini artırıyor.
11:29 Yapay Zeka, insanların göremediği korelasyonları kurabilir ve hayatımıza daha fazla entegre oluyor.
12:44 Yapay Zeka, neden-sonuç ilişkisi kuramıyor, bu nedenle insanlarla birlikte kullanılması gerekiyor.
13:35 Verinin değeri, Yapay Zeka'nın ucuzlamasıyla artıyor ve veri analizi, tahmin, ve hikaye anlatımı daha önemli hale geliyor.
15:00 DeepL gibi Yapay Zeka araçları, dil engellerini kaldırarak iş dünyasına ve girişimcilere büyük fayda sağlayabilir.
19:37 Sanallaşma, hayatımıza yeni olanaklar ve erişim alanları ekliyor, ancak olumsuzlama olmak zorunda değil. Yapay Zeka, hayatımıza yeni protezler ekliyor.
21:20 Sanayi devrimi sonrasında ortaya çıkan orta sınıf, operasyonel işlerin devamını sağlamak için önemliydi, ancak bilgisayarlar bu rolü büyük ölçüde üstlendi.
Bilgisayarlar, rutin işlerden daha yaratıcı işlere kaymanın önünü açtı ve girişimciliği teşvik etti.
Yapay Zeka, gözle görülmeyen korelasyonları keşfetmek için kullanılıyor ve yeni iş fırsatları yaratıyor.
Girişimciler için yapay zeka, yeni fırsatlar ve avantajlar sunuyor, işleri daha verimli hale getiriyor.
Ekonomik büyüme ve yapay zeka ile birlikte, ekran tabanlı yaşam ve tüketim alışkanlıklarında değişiklikler olacak.
Yapay Zeka, ekran tabanlı yaşamın ve işlerin gelişmesine katkıda bulunuyor, ekonomik büyümeyi teşvik ediyor ve dünyanın dört bir yanında yaşamaya olanak sağlıyor.
33:04 Dijitalleşme sayesinde tüm anılarımız ve içeriklerimiz ekranda saklanabilir, bu da insanların herhangi bir yere taşınmasını kolaylaştırabilir.
Yapay Zeka, ekonomiyi genişletirken gıda ve sanayi ürünlerinin daha ucuz olmasını sağlayabilir.
Elektrik tüketimi artışıyla çevre kirliliği azalabilir, ancak gözetim toplumu ve yapay zeka arasındaki ilişki gelecekte tartışılacak bir konu olabilir.

İş Planı Hazırlamak - Yatırım Alma-MA-k İçin Yapman Gerekenler - Girişimini Sabote Eden 5 Önemli Hata


İş Planı Hazırlamak 





Hidrojen işine milyar dolarlar akacak! - Enerji Günlüğü

 



Mehmet Kara, Enerji Günlüğü Genel Yayın Yönetmeni, hidrojenin enerji sektöründeki önemini ve potansiyelini Onur Okutur ile tartışıyor. Onur Okutur, Türkiye'deki uluslararası danışmanlık firmalarında deneyimli bir enerji uzmanıdır. Onur, hidrojenin enerji depolama ve taşıma yöntemlerinde, özellikle karbonsuz bir enerji kaynağı olarak önem kazandığını belirtiyor. Hidrojen, çevreci bir depolama çözümü sunarak batarya teknolojilerine iyi bir alternatif olarak görülüyor. Bu teknolojide elektroliz kullanılarak hidrojen elde edilmektedir. Dünya genelinde birçok ülke hidrojen üretim stratejilerini ve kapasitelerini geliştirmek için planlar hazırlamıştır.

Akçansa Çimento Üretim Aşamaları

 










#akçansa

Tüm Akçansalıların mesleki ve kişisel gelişimlerine destek olduğumuz Dijital Akademi Platformu üzerinden ulaşabileceği Akçansa çimento üretim aşamalarımız, ham madde hazırlık sürecinden paketleme sürecine kadar tüm detaylarıyla videomuzda. #akçansa

DDD uygulayan bir Fintech şirketinde çalışacak Yazılım Mühendisi, hangi konuları bilmeli ve çalışmalıdır? Yatırım ve Varlık Yönetimi Şirketlerinde Yazılım mühendisliği




DDD (Domain-Driven Design) uygulayan bir Fintech şirketinde çalışacak olan bir Yazılım Mühendisi'nin bilmesi ve üzerinde çalışması gereken konular şunlardır:


DDD Temel Kavramları:


Bounded Context: Sınırlı bağlam, belirli bir işlevsellik veya iş alanı için bir sınır çizer.

Entities: Benzersiz bir kimliği olan nesneler.

Value Objects: Kimliği olmayan, sadece değerleriyle tanımlanan nesneler.

Aggregates: İlgili nesnelerin gruplandığı, dış dünya ile sadece kök nesne üzerinden iletişim kuran birimler.

Repositories: Aggregates veya Entities'i depolamak ve sorgulamak için kullanılan sınıflar.

Domain Events: Önemli iş olaylarını temsil eden olaylar.

Services: Domain logic'inin yerleştirildiği yerler.

Stratejik DDD:


Context Mapping: Bounded context'ler arasındaki ilişkileri ve etkileşimleri anlama.

Subdomains: Ana iş alanının alt bölümlerini tanımlama.

Event Sourcing ve CQRS: Özellikle Fintech şirketlerinde, işlemlerin tarihsel bir kaydını tutmak için Event Sourcing kullanılır. CQRS (Command Query Responsibility Segregation), yazma ve okuma operasyonlarını ayrı ayrı ele alan bir yaklaşımdır ve DDD ile sıkça bir arada kullanılır.


Mikroservisler: Bounded context'lerin ayrı mikroservisler olarak implemente edilmesi konsepti.


Fintech Domain Bilgisi: Ödeme sistemleri, bankacılık işlemleri, kredi değerlendirmeleri, risk yönetimi vb. konularında bilgi sahibi olmak.


Test Driven Development (TDD): DDD ile birlikte, TDD'nin benimsenmesi yazılımın kalitesini artırır.


Uygulama Altyapısı: DDD uygulamalarının etkili bir şekilde çalıştırılabilmesi için uygun altyapının nasıl kurulacağını bilmek önemlidir (örn. veritabanı tasarımı, mesajlaşma sistemleri, caching vb.).


DDD Araçları ve Kütüphaneleri: DDD yaklaşımını destekleyen popüler kütüphane ve araçlarla tanıdık olmak (örn. EventStore, Axon Framework vb.).


İletişim ve İşbirliği: DDD, yazılım ekibi ile iş alanı uzmanları arasında sıkı bir işbirliğini teşvik eder. Bu nedenle etkili iletişim becerileri ve iş alanı uzmanlarıyla işbirliği yapabilme yeteneği esastır.


DevOps ve Sürekli Entegrasyon: Yazılımın sürekli olarak geliştirilmesi, test edilmesi ve dağıtılmasını destekleyen araçlar ve yaklaşımlar.


Bu konuların üzerinde çalışmak, bir Yazılım Mühendisi'ni DDD uygulayan bir Fintech şirketinde başarılı kılarak değerli kılacaktır.


Fintech Domain Bilgisi:


Fintech (finansal teknoloji) domaini, finansal hizmetleri dijital teknolojilerle sunmayı amaçlar. Özellikle son yıllarda hızla büyüyen bir sektör haline gelen Fintech, bankacılıktan ödeme sistemlerine, yatırımlardan sigortacılığa kadar geniş bir yelpazede hizmet sunar. Eğer bir yazılım mühendisi olarak Fintech domaininde çalışmayı planlıyorsanız, aşağıda sıralanan temel konulara hakim olmanız önemlidir:


Ödeme Sistemleri:


Dijital Cüzdanlar: Apple Pay, Google Wallet, Samsung Pay gibi mobil ödeme sistemleri.

Online Ödeme Sistemleri: PayPal, Stripe, Square gibi platformlar.

P2P Ödemeler: Venmo, Zelle gibi kişiden kişiye ödeme platformları.

Bankacılık:


Dijital Bankacılık: Mobil bankacılık uygulamaları, online bankacılık hizmetleri.

Neobanklar: Geleneksel bankacılık yapıları olmaksızın tamamen dijital olarak hizmet veren bankalar.

Yatırım ve Varlık Yönetimi:


Robo-Danışmanlar: Otomatik yatırım stratejileri oluşturan algoritmalara dayalı platformlar.

Kripto Paralar ve Blockchain: Bitcoin, Ethereum ve diğer kripto paraların işleyişi. Blockchain teknolojisi ve akıllı sözleşmeler.

Sigortacılık (Insurtech):


Dijital Sigorta Platformları: Otomatik talep işleme ve özelleştirilmiş poliçe teklifleri sunan platformlar.

Paylaşımlı Risk Modelleri: Geleneksel sigorta modellerinden farklı olarak, riskin paylaşıldığı yenilikçi sigorta modelleri.

Krediler ve Borçlanma:


Online Kredi Platformları: Otomatik kredi değerlendirmesi ve onayı sunan platformlar.

Peer-to-Peer Kredi Verme: Bireylerin veya kurumların diğer bireyleri veya kurumları finanse ettiği platformlar.

Regtech (Düzenleme Teknolojisi):


Finansal kurumların düzenleyici gereksinimlere uyumu kolaylaştırmak için kullanılan teknolojiler.

Otomatik raporlama, risk yönetimi ve düzenleyici izleme araçları.

Finansal Sağlık ve Planlama:


Bireylerin finansal durumlarını izlemelerine ve iyileştirmelerine yardımcı olan araçlar ve platformlar.

Bu konularda bilgi sahibi olmak, bir yazılım mühendisi olarak Fintech domaininde daha etkili ve verimli çalışmanızı sağlar. Fintech sektörü sürekli olarak gelişiyor, bu nedenle sürekli öğrenme ve adaptasyon çok önemlidir.


Yatırım ve Varlık Yönetimi Şirketlerinde Yazılım mühendisliği

Yatırım ve varlık yönetimi şirketlerinde yazılım mühendisliği, sektöre özgü bazı zorluklar ve fırsatlar sunar. Bu tür şirketlerde çalışacak bir yazılım mühendisi, hem genel yazılım mühendisliği prensiplerini hem de finansal piyasaların ve yatırım stratejilerinin temel dinamiklerini anlamalıdır.


Yatırım ve varlık yönetimi şirketlerinde yazılım mühendisliğine dair dikkate alınması gereken konular:


Algoritma Tabanlı Ticaret (Algo Trading): Finansal piyasalarda otomatik olarak ticaret yapmak için matematiksel modellerin ve stratejilerin kullanılmasıdır. Bu, yüksek frekanslı ticareti (HFT) ve kuantitatif ticaret stratejilerini içerir.


Portföy Yönetim Sistemleri: Yatırımcıların portföylerini takip etmelerine, analiz etmelerine ve optimize etmelerine yardımcı olan yazılım araçları.


Risk Yönetimi: Yatırımların ve stratejilerin potansiyel risklerini ölçmek, izlemek ve minimize etmek için kullanılan araçlar ve algoritmalar.


Dijital Varlık ve Kripto Para Platformları: Bitcoin, Ethereum ve diğer kripto paraların yönetimi ve ticareti için kullanılan platformlar.


Veri Analizi ve İş Zekası: Yatırım stratejilerini bilgilendirmek için finansal verilerin ve piyasa trendlerinin analiz edilmesi.


Regülasyon ve Uyum (Regtech): Finansal sektördeki düzenlemelere uyum sağlamak için teknolojik çözümler. Özellikle MiFID II, Dodd-Frank ve GDPR gibi düzenlemelere uyum için teknolojik çözümler geliştirmek önemlidir.


Robo-Danışmanlar: Müşterilere otomatik olarak yatırım tavsiyeleri ve portföy yönetimi sunan dijital platformlar.


Veri Güvenliği: Finansal veriler, özellikle kişisel müşteri verileri, son derece hassastır. Bu nedenle güvenliği sağlama ve sızıntıları önleme konusunda yüksek bir bilince sahip olmak gereklidir.


Entegrasyonlar: Piyasa veri sağlayıcıları, ticaret platformları, ödeme ağ geçitleri ve diğer finansal teknoloji hizmetleriyle entegrasyon kurma yeteneği.


Kullanıcı Deneyimi (UX) ve Arayüz Tasarımı (UI): Modern yatırım platformları, kullanıcıların karmaşık finansal verileri kolayca anlamalarına ve etkili kararlar almalarına yardımcı olacak şekilde tasarlanmalıdır.


Sürekli Öğrenme: Finansal piyasalar ve teknolojiler sürekli değişir. Yatırım ve varlık yönetimi alanında yazılım mühendisi olarak çalışıyorsanız, sektördeki gelişmeleri yakından takip etmek ve sürekli öğrenmek önemlidir.


Özetle, yatırım ve varlık yönetimi şirketlerinde yazılım mühendisliği, sektöre özgü birçok özel zorluk ve fırsat sunar. Bu alanda başarılı olmak için hem teknik yeteneklere hem de finansal bilgiye sahip olmanız gereklidir.

ENDÜSTRİ 5.0’IN ÇIKIŞ HİKAYESİ - Alper Gerçek

 



Neden çıktığı , çıkış sebeplerinin gerçekliği, ne kadar doğru, masum veya ne kadar samimi olduğundan öte bence Endüstri 5.0 günümüz gerçekleri açısından çok daha doğru hedefleri kapsamaktadır. Aynı zamanda Endüstri 4.0’ın çıktığı zaman doğru görülen ancak zaman içerisinde geçerliliğini yitiren ilkelerinden vaz geçmek, hatalarından dersler çıkararak yola devam edilmektedir. Eğer Endüstri 5.0’ın dayandığı üç temel ilkede hedefe nasıl gidileceği doğru ve sağlam bir şekilde tanımlanabilir ve benimsenmesi sağlanabilir ise dünyamızın çok daha yaşanabilir olacağı, gelecek kuşaklar açısından sürdürülebilir ve toplumsal refahın daha adaletli olduğu bir ortamın sağlanabileceğini değerlendiriyorum. (En azından umutlarım Endüstri 4.0’a göre çok daha fazla)


Yazının devamı...



Akıllı şehirler üzerine bir start-up kurmak istiyorum. Ne yapmalıyım?






ChatGPT




Akıllı şehirler üzerine bir start-up kurmayı düşünüyorsanız, aşağıdaki adımları takip edebilirsiniz:
  1. Fikrinizi Belirleyin: Akıllı şehirler çok geniş bir konudur. Enerji yönetimi, trafik, güvenlik, atık yönetimi, akıllı binalar ve daha fazlasını içerebilir. Hangi problemi çözmek istediğinize karar verin ve bu konuda yenilikçi bir çözüm bulmaya çalışın.
  2. Pazar Araştırması Yapın: Hedeflediğiniz pazarı ve potansiyel müşterilerinizi anlamak için kapsamlı bir pazar araştırması yapın. Hedef pazarınızdaki mevcut çözümler ve rakipler hakkında bilgi edinin.
  3. İş Modelinizi Belirleyin: Nasıl para kazanmayı planladığınızı belirleyin. Ürününüz veya hizmetiniz için bir fiyatlandırma modeli oluşturun.
  4. İş Planı Oluşturun: İş modelinizi, pazar araştırmanızı, ürün bilgilerinizi ve finansal projeksiyonlarınızı bir iş planında toplayın. Bu, yatırımcılara ve diğer paydaşlara fikrinizi açıklamanıza yardımcı olacaktır.
  5. Prototip Geliştirin: Fikrinizi somutlaştırmak ve potansiyel kullanıcılardan geri bildirim almak için bir prototip veya Minimum Viable Product (MVP) geliştirin.
  6. Finansman Bulun: Bir start-up'ı finanse etmenin birçok yolu vardır. Kendi tasarruflarınızı kullanabilir, bir banka kredisine başvurabilir, melek yatırımcılar veya girişim sermayesi şirketlerinden yatırım alabilirsiniz.
  7. Takımınızı Oluşturun: Tek başına bir start-up yönetmek zor olabilir. İyi bir takım, iş yükünü paylaşmanıza ve farklı becerilere sahip olmanıza yardımcı olabilir.
  8. Pazarlama ve Satış: Ürününüzü veya hizmetinizi pazarda tanıtmak ve satmak için bir pazarlama ve satış stratejisi oluşturun.
  9. Ölçeklendirin: İlk müşterilerinizi bulduktan ve iş modelinizi kanıtladıktan sonra, işinizi büyütmeye ve ölçeklendirmeye başlayabilirsiniz.

Bu adımlar genel bir rehber olmakla birlikte, her start-up'ın özel ihtiyaçları ve zorlukları olacaktır. Bu süreçte profesyonel danışmanlık almak, işinizi başarıya ulaştırmanıza yardımcı olabilir.







Akıllı şehirler özelinde daha da detaylandırabilir misin?




Tabii ki, akıllı şehirler özelinde bir start-up kurarken dikkate almanız gereken bazı özel hususlar bulunmaktadır:
  1. Teknolojiye Hakim Olun: Akıllı şehirler, genellikle karmaşık teknolojik çözümler gerektirir. Bu, IoT (Internet of Things), AI (Yapay Zeka), Büyük Veri, Blockchain, 5G ve daha fazlasını içerebilir. Bu teknolojileri anlamak ve bunları kullanarak çözümler üretebilmek için gerekli becerilere sahip olmanız önemlidir.
  2. Kamu İlişkileri: Akıllı şehir çözümleri genellikle kamu sektörü ile yakın çalışmayı gerektirir, çünkü bu çözümler genellikle halka hizmet eder ve genellikle kamu altyapısına entegre olur. Bu nedenle, kamu sektörü ile çalışabilme yeteneği ve bu alanda ilişkiler kurabilme becerisi önemlidir.
  3. Gizlilik ve Güvenlik: Akıllı şehir çözümleri genellikle büyük miktarda veri toplar ve analiz eder. Bu, ciddi gizlilik ve güvenlik endişeleri doğurabilir. Bu nedenle, gizlilik ve güvenlik konularında bilgili olmanız ve çözümlerinizin bu konuları ele almasını sağlamanız önemlidir.
  4. Sürdürülebilirlik: Akıllı şehirler, genellikle çevresel sürdürülebilirliği teşvik etme hedefine sahiptir. Bu nedenle, çözümlerinizin sürdürülebilir olmasını sağlamak önemlidir.
  5. Ölçeklenebilirlik ve Esneklik: Bir akıllı şehir çözümü geliştirirken, çözümünüzün farklı şehirlerde ve farklı ölçeklerde uygulanabilir olmasını sağlamak önemlidir. Bu, çözümünüzün daha geniş bir pazara hitap etmesini sağlar.
  6. Kullanıcı Dostu Çözümler: Akıllı şehirlerin son kullanıcıları genellikle halktır. Bu nedenle, çözümlerinizin kullanıcı dostu ve erişilebilir olması önemlidir.
  7. Ortaklık ve İşbirlikleri: Akıllı şehirlerin geliştirilmesi genellikle birçok farklı paydaşın işbirliğini gerektirir. Bu, kamu sektörü, özel sektör, akademi, STK'lar ve daha fazlasını içerebilir. Bu nedenle, etkili işbirlikleri ve ortaklıklar kurabilme yeteneği önemlidir.
  8. Düzenlemeler ve Yasaları Anlama: Akıllı şehirler genellikle karmaşık düzenlemelere tabidir. Bu düzenlemeler, veri gizliliği, güvenlik, altyapı kullanımı, halka açık alanların kullanımı ve daha fazlasını içerebilir. Bu düzenlemeleri anlamak ve uyum sağlamak, başarılı bir akıllı şehir start-up'ı için kritiktir.
  9. Toplum Katılımı: Akıllı şehir projeleri, genellikle toplumun aktif katılımını gerektirir. Bu nedenle, toplum katılımını teşvik edecek stratejiler geliştirmek önemlidir. Bu, bilgilendirme kampanyaları, kullanıcı dostu arayüzler ve daha fazlasını içerebilir.
  10. Karmaşık Proje Yönetimi: Akıllı şehir projeleri, genellikle çoklu paydaşları, geniş kapsamlı teknolojiyi ve karmaşık hedefleri içerir. Bu nedenle, karmaşık projeleri yönetme yeteneği, bir akıllı şehir start-up'ı için kritiktir.
  11. Inovasyon ve Yaratıcılık: Akıllı şehirler, genellikle yeni ve yenilikçi çözümler gerektirir. Bu nedenle, yenilikçi ve yaratıcı bir yaklaşım, bir akıllı şehir start-up'ı için önemlidir.
  12. Finansal Sürdürülebilirlik: Akıllı şehir projeleri, genellikle büyük başlangıç yatırımları gerektirir ve bu projelerin karlı olması zaman alabilir. Bu nedenle, bir akıllı şehir start-up'ı için finansal sürdürülebilirlik planları geliştirmek önemlidir.
  13. Teknolojik Altyapı: Akıllı şehirler, güçlü ve güvenilir bir teknolojik altyapı gerektirir. Bu, geniş bant internet, sensörler, veri merkezleri, bulut hizmetleri ve daha fazlasını içerebilir. Bu altyapının kurulumu ve bakımı, genellikle büyük yatırımlar gerektirir. Start-up'ınızın bu yatırımları karşılayabileceğinden ve altyapınızın hedeflerinizi destekleyebileceğinden emin olmanız önemlidir.
  14. Veri Yönetimi: Akıllı şehirler, büyük miktarda veriyi toplar, analiz eder ve kullanır. Bu verilerin etkin bir şekilde yönetilmesi, verinin güvenliğinin sağlanması ve gizlilik düzenlemelerine uyulması gereklidir. Ayrıca, bu verileri anlamlı ve kullanışlı bilgilere dönüştürebilmek için veri analitiği yetenekleri gereklidir.
  15. Yerel ve Küresel Trendleri Anlama: Akıllı şehir trendleri, yerel ve küresel düzeyde hızla değişebilir. Bu trendleri anlamak ve start-up'ınızı buna göre konumlandırmak önemlidir.
  16. Kullanıcı Deneyimi: Akıllı şehir çözümlerinin başarısı, genellikle son kullanıcıların deneyimine bağlıdır. Kullanıcıların çözümünüzü kolayca anlaması ve kullanması için kullanıcı dostu arayüzler ve etkin bir kullanıcı deneyimi tasarımı önemlidir.
  17. Uzun Vadeli Planlama: Akıllı şehir projeleri genellikle uzun vadeli planlama gerektirir. Hem teknolojik altyapıyı hem de çözümlerin uygulanmasını planlarken, 5-10 yıl veya daha uzun bir süre boyunca bakmanız gerekebilir.
  18. Kamu Politikaları ve Düzenlemelerle İşbirliği: Akıllı şehir çözümlerinin başarılı bir şekilde uygulanabilmesi için genellikle kamu politikaları ve düzenlemelerle uyumlu olması gereklidir. Bu, yerel, bölgesel ve ulusal hükümetlerle işbirliği yapmayı gerektirebilir.
  19. Sosyal Sorumluluk: Akıllı şehirler, sadece teknolojik ilerlemeleri değil, aynı zamanda toplulukların yaşam kalitesini de iyileştirmeyi hedefler. Bu nedenle, start-up'ınızın sosyal sorumluluk taşıması ve çözümlerinin halkın ihtiyaçlarını ve hedeflerini karşılaması önemlidir.
  20. Yenilikçi İş Modelleri: Akıllı şehir çözümleri, genellikle geleneksel iş modellerine uymayan yenilikçi iş modelleri gerektirir. Bu, paylaşımlı hizmetler, abonelik modelleri, platform temelli iş modelleri ve daha fazlasını içerebilir.
  21. İnsan Merkezli Tasarım: Akıllı şehirlerin başarısı, teknolojinin insanların ihtiyaçlarını ve hedeflerini karşılamasına bağlıdır. Bu nedenle, insan merkezli bir tasarım yaklaşımı benimsemek önemlidir. Bu, kullanıcıların ihtiyaçlarını ve deneyimlerini anlamak için kullanıcı araştırmaları yapmayı ve çözümlerinizi bu ihtiyaçları karşılayacak şekilde tasarlamayı içerir.
  22. Sürekli Öğrenme ve İyileştirme: Akıllı şehirler, hızla değişen bir alan olduğu için, sürekli öğrenme ve iyileştirme yaklaşımı benimsemek önemlidir. Bu, yeni teknolojileri, trendleri ve ihtiyaçları anlamak için sürekli araştırma yapmayı, çözümlerinizin performansını izlemeyi ve bunları sürekli olarak iyileştirmeyi içerir.
  23. Çok Disiplinli Uzmanlık: Akıllı şehirler, teknoloji, planlama, sosyal bilimler ve daha birçok alanı içerir. Bu nedenle, bir akıllı şehir start-up'ı, farklı disiplinlerden uzmanlık gerektirir. Bu, çok disiplinli bir takım kurmayı ve/veya çok disiplinli bir danışmanlık ağı oluşturmayı gerektirebilir.
  24. Dayanıklılık Planlaması: Akıllı şehirler, genellikle şehirlerin dayanıklılığını artırmayı hedefler. Bu, iklim değişikliği, doğal afetler, ekonomik krizler ve daha fazlasına karşı dayanıklılığı içerebilir. Bu nedenle, çözümlerinizin bu tür zorluklara nasıl yardımcı olacağını düşünmek önemlidir.
  25. Etki Ölçümleme: Akıllı şehirlerin hedefi, genellikle şehir yaşamını genel olarak iyileştirmektir. Bu nedenle, çözümlerinizin gerçekten olumlu bir etkisi olduğunu göstermek önemlidir. Bu, etki ölçümleme stratejileri geliştirmeyi ve bu stratejileri çözümlerinizin değerlendirilmesi ve iyileştirilmesi için kullanmayı gerektirir.
  26. Araştırma ve Geliştirme (Ar-Ge): Akıllı şehirler, genellikle yeni ve yenilikçi çözümler gerektirir. Bu, sürekli bir Ar-Ge çabası gerektirir. Start-up'ınızın, yeni teknolojileri, yöntemleri ve çözümleri araştırmak ve geliştirmek için gerekli kaynaklara sahip olduğundan emin olmanız önemlidir.
  27. Kültürel Farkındalık: Akıllı şehirler, çeşitli kültürel bağlamlarda uygulanabilir. Bu, çözümlerinizin farklı kültürel ihtiyaçlara ve hedeflere uygun olması gerektiği anlamına gelir. Kültürel farkındalık, başarılı bir akıllı şehir start-up'ı için önemli bir yetenektir.
  28. Entegrasyon: Akıllı şehir çözümleri, genellikle mevcut altyapı ve sistemlerle entegre olmalıdır. Bu, çözümlerinizin diğer sistemlerle kolayca entegre olabilecek şekilde tasarlanması gerektiği anlamına gelir.
  29. Gelecek Odaklı Düşünme: Akıllı şehirler, genellikle geleceğin ihtiyaçlarını ve hedeflerini karşılamayı amaçlar. Bu, geleceğe yönelik bir düşünce tarzı benimsemeniz ve çözümlerinizin gelecekteki olası senaryoları dikkate almasını sağlamanız gerektiği anlamına gelir.
  30. Risk Yönetimi: Akıllı şehir projeleri, genellikle büyük yatırımlar ve belirsizlikler içerir. Bu, etkili bir risk yönetimi stratejisi geliştirmeniz ve bu stratejiyi çözümlerinizin planlanması ve uygulanmasına uygulamanız gerektiği anlamına gelir.
  31. Ölçeklenebilirlik: Akıllı şehir çözümlerinin genellikle ölçeklenebilir olması gereklidir. Bir çözümü başarılı bir şekilde uyguladıktan sonra, genellikle daha büyük bir alana veya hatta farklı şehirlere genişletmek isteyeceksiniz. Bu nedenle, çözümlerinizin başından itibaren ölçeklenebilir olmasını sağlamak önemlidir.
  32. Kıvraklık ve Esneklik: Akıllı şehirler hızla gelişen ve değişen bir alan olduğu için, start-up'ınızın kıvrak ve esnek olması gereklidir. Bu, hızlı bir şekilde yeni fırsatlara yanıt verme, değişen ihtiyaçları karşılama ve beklenmedik zorlukları aşma yeteneğini içerir.
  33. Sürdürülebilirlik: Akıllı şehir çözümlerinin, genellikle çevresel, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirlik hedeflerini desteklemesi gereklidir. Bu, çözümlerinizin sürdürülebilirlik hedeflerini nasıl destekleyeceğini düşünmeniz ve bu hedefleri çözümlerinizin tasarımına ve uygulanmasına entegre etmeniz gerektiği anlamına gelir.
  34. Kullanıcı Eğitimi: Akıllı şehir çözümlerini kullanmanın genellikle bir öğrenme eğrisi vardır. Kullanıcıların çözümlerinizden en iyi şekilde yararlanabilmeleri için, kullanıcı eğitimi ve destek sunmanız önemlidir.
  35. Gizlilik ve Güvenlik: Akıllı şehir çözümleri genellikle kişisel verileri toplar ve işler. Bu nedenle, çözümlerinizin kullanıcıların gizliliğini koruması ve verilerin güvenliğini sağlaması gereklidir.
  36. Özgün Değer Önerisi: Akıllı şehirler alanında birçok oyuncu ve çözüm bulunmaktadır. Start-up'ınızın başarılı olabilmesi için, özgün bir değer önerisi sunması ve müşterilere diğer çözümlerden farklı bir şekilde nasıl değer sağladığınızı göstermesi önemlidir.

Bu öneriler, bir akıllı şehir start-up'ı kurarken dikkate almanız gereken genel hususlardır. Ancak her start-up'ın özel ihtiyaçları ve zorlukları olabilir, bu yüzden kendi durumunuz için en uygun stratejiyi belirlemek için profesyonel danışmanlık almayı düşünebilirsiniz.

İz Bırakan 30 Baba Kitabı


Kitabı buradan satın alabilirsiniz.

Türkiye’nin önde gelen iş insanlarının, her biri ekonomiye hizmet eden şirketlerin, holdinglerin kurucusu babalarına ilişkin yazıları bir kitapta toplandı. Dünya tarafından yayıma hazırlanan İz Bırakan 30 Baba piyasaya çıktı.

Kitapta, 30 babaya ilişkin duygu yüklü yazılar yer alıyor. Nostaljik fotoğrafların katkılarıyla, babaların iş prensiplerine, öğütlerine, vizyonlarına ve anılarına dayanan İz Bırakan 30 Baba, okurlarına ders niteliğinde tatlar sunuyor.

MBA nedir? Hangi yetkinlikler kazandırır? Hangi dersler okutulur? Çeşitleri nelerdir? E-MBA nedir? Bir Mühendis için MBA programı okumak ne anlama gelir?



MBA (Master of Business Administration), işletme alanında yüksek lisans seviyesinde bir derecedir. MBA programları, öğrencilere işletme ve yönetim alanında geniş bir bilgi ve beceri yelpazesi kazandırmayı amaçlar. MBA, genellikle liderlik, stratejik yönetim, finans, pazarlama, muhasebe, operasyonlar yönetimi ve insan kaynakları gibi temel işletme disiplinlerinde derinlemesine bilgi sağlar.

MBA programları, öğrencilere çeşitli yetkinlikler kazandırır. Bunlar arasında:

1. Liderlik Becerileri: MBA programları, öğrencilere liderlik ve yönetim becerilerini geliştirme fırsatı sunar. İyi bir lider olma, takım çalışması, iletişim, karar verme ve problem çözme gibi becerileri kazanmanızı sağlar.

2. Stratejik Düşünme: MBA programları, stratejik yönetim konusunda derin bir anlayış geliştirmenizi sağlar. Şirketlerin uzun vadeli hedeflerine ulaşmak için stratejik planlama, analiz yapma ve risk yönetimi gibi becerileri öğretir.

3. Finansal Bilgi: MBA programları, finansal yönetim ve muhasebe prensiplerini anlamanızı sağlar. Böylece finansal verileri yorumlama, bütçeleme ve finansal kararlar alma yeteneklerinizi geliştirir.

4. Pazarlama Yetenekleri: MBA programları, pazarlama stratejilerini anlamanıza ve uygulamanıza yardımcı olur. Pazarlama araştırması, marka yönetimi, tüketici davranışı ve dijital pazarlama gibi konuları kapsar.

5. İş Geliştirme: MBA programları, işletme fırsatlarını değerlendirme, yeni projeleri geliştirme ve işletme büyümesini sağlama becerilerini geliştirir.

MBA programları genellikle aşağıdaki derslerden oluşur, ancak program ve üniversiteye göre değişiklik gösterebilir:

1. İşletme Stratejisi

2. Liderlik ve Yönetim

3. Pazarlama Yönetimi

4. Finansal Yönetim

5. İnsan Kaynakları Yönetimi

6. İş Etiketi ve İş Yasaları

7. Operasyonlar Yönetimi

8. Proje Yönetimi

9. Veri Analitiği ve Karar Verme

10. Girişimcilik

11. Uluslararası İşletme

12. İnovasyon ve Teknoloji Yönetimi

MBA'nın çeşitli türleri vardır ve farklı odak noktalarına sahiptir. Bazı yaygın MBA çeşitleri şunlardır:


1. Genel MBA: Genel MBA programları, işletme alanının geniş bir yelpazesini kapsar. Bu programlar, öğrencilere işletme disiplinlerinin genel bir anlayışını sağlar ve çeşitli iş alanlarında liderlik ve yönetim becerilerini geliştirmeyi hedefler.

2. Pazarlama MBA: Pazarlama MBA programları, öğrencilere pazarlama stratejileri, marka yönetimi, tüketici davranışı ve pazarlama iletişimi gibi konularda derinlemesine bir bilgi sağlar. Pazarlama yönetimi kariyerine odaklanmak isteyenler için uygundur.

3. Finans MBA: Finans MBA programları, öğrencilere finansal yönetim, yatırım analizi, kurumsal finansman ve mali piyasa konularında uzmanlık kazandırır. Finansal sektörde kariyer yapmayı hedefleyenler için uygundur.

4. Girişimcilik MBA: Girişimcilik MBA programları, yeni iş fikirlerini geliştirmek, işletmeleri başlatmak ve büyütmek için gerekli bilgi ve becerileri sağlar. Öğrencilere inovasyon, iş planlaması, risk yönetimi ve pazarlama stratejileri gibi konularda uzmanlaşma fırsatı sunar.

5. İnsan Kaynakları MBA: İnsan Kaynakları MBA programları, öğrencilere insan kaynakları yönetimi, işe alım ve seçme, eğitim ve geliştirme, çalışan ilişkileri ve performans yönetimi gibi konularda derin bir anlayış kazandırır. İnsan kaynakları yönetimi kariyerine ilgi duyanlar için uygundur.

6. Sürdürülebilirlik MBA: Sürdürülebilirlik MBA programları, öğrencilere işletmelerin çevresel ve sosyal etkilerini değerlendirme, sürdürülebilir iş stratejileri geliştirme ve etik sorunlarla başa çıkma becerileri sağlar. Sosyal sorumluluk odaklı kariyer hedefleyenler için uygundur.

Bu, sadece bazı yaygın MBA çeşitlerinin bir örneğidir. MBA programları, farklı üniversitelerde ve ülkelerde farklılık gösterebilir ve program içeriği ve odak noktası değişebilir. Başvurmayı düşündüğünüz üniversitelerin MBA programlarını inceleyerek daha fazla bilgi edinebilirsiniz.


E-MBA (Executive MBA), işletme yönetimi alanında uzmanlaşmış çalışan profesyoneller için tasarlanmış bir MBA programıdır. E-MBA programları genellikle işletme dünyasında ileri kariyer olanaklarına sahip çalışanlara esneklik sağlamak amacıyla çevrimiçi veya uzaktan eğitim formatında sunulur. Bu programlar, genellikle tam zamanlı çalışanlar için tasarlanmış olup, öğrencilere işlerini sürdürürken işletme alanında yüksek lisans derecesi kazanma imkanı sunar.

E-MBA programları, geleneksel MBA programlarından bazı farklılıklara sahiptir. Özellikle şunları içerebilir:

1. Çevrimiçi/Uzaktan Eğitim Formatı: E-MBA programları genellikle çevrimiçi veya uzaktan eğitim formatında sunulur. Bu sayede çalışan profesyoneller, mevcut işlerini sürdürürken derslere katılabilir ve programı tamamlayabilirler.

2. Esneklik: E-MBA programları genellikle daha esnek bir şekilde yapılandırılmıştır. Ders saatleri, proje teslim tarihleri ve sınavlar genellikle çalışanların programı işleriyle dengelemelerini sağlayacak şekilde düzenlenir.

3. Tecrübe Paylaşımı: E-MBA programları, katılımcıların farklı sektörlerden ve deneyim seviyelerinden gelmesi nedeniyle zengin bir ağ oluşturma fırsatı sunar. Bu programlar, çalışan profesyonellerin deneyimlerini paylaşmasına ve karşılıklı öğrenme ortamı oluşturmasına olanak tanır.

Executive MBA (EMBA) ise genellikle orta ve üst düzey yöneticilere yönelik olarak tasarlanmış bir MBA programıdır. EMBA programları, işletme deneyimi olan profesyonellere yönetim becerilerini daha da geliştirme fırsatı sunar. EMBA programları genellikle daha yoğun bir programdır ve çalışanların işlerini sürdürürken liderlik ve stratejik yönetim konularında derinlemesine bilgi edinmelerini hedefler.

EMBA programları, genellikle hafta sonları veya yoğun dönemler halinde gerçekleştirilen sınıf oturumları ve liderlik geliştirme programları gibi öğrenme etkinliklerini içerir. EMBA programları ayrıca iş dünyasındaki değişimleri anlama, küresel iş stratejileri geliştirme ve ağ oluşturma gibi konulara da odaklanabilir.


E-MBA ve EMBA programları, çalışan profesyonellerin kariyerlerini ilerletmek, liderlik becerilerini geliştirmek ve işletme alanında uzmanlaşmak için etkili seçenekler sunar. Bu programlar, katılımcıların mevcut iş deneyimlerini kullanarak teorik bilgileri uygulama ve işletme dünyasındaki sorunlara stratejik çözümler üretme becerilerini geliştirme fırsatı sunar.

E-MBA ve EMBA programlarının bazı faydaları şunlardır:

1. Kariyer İlerlemesi: E-MBA veya EMBA derecesine sahip olmak, birçok işletme liderliği pozisyonu için gereken niteliklere sahip olmanızı sağlar. Bu programlar, daha yüksek pozisyonlara yükselmek veya iş değiştirmek için rekabetçi bir avantaj sağlar.

2. Stratejik Yönetim Becerileri: E-MBA ve EMBA programları, katılımcılara stratejik yönetim alanında derin bir anlayış kazandırır. Bu programlar, katılımcıları karmaşık işletme problemlerini analiz etme, stratejik kararlar alma ve işletme performansını artırma konusunda yetkin hale getirir.

3. Ağ Oluşturma: E-MBA ve EMBA programları, katılımcılara çeşitli sektörlerden, kültürel geçmişlerden ve iş deneyimlerinden gelen profesyonellerle ağ oluşturma fırsatı sunar. Bu ağlar, iş fırsatlarına erişim, işbirliği yapma ve deneyim paylaşma açısından değerli olabilir.

4. Esneklik: E-MBA programları, çalışan profesyonellerin mevcut işlerini sürdürürken eğitimlerini tamamlamalarına olanak sağlar. Çevrimiçi veya uzaktan eğitim formatı, katılımcılara derslere erişimde esneklik sağlar ve çalışma programlarına uyarlanabilir.

5. Uygulamalı Öğrenme: E-MBA ve EMBA programları, teorik bilginin pratik uygulamasını vurgular. Öğrencilere gerçek dünya iş deneyimlerinden örneklerle çalışma fırsatı sunarak, işletme becerilerini gerçek hayattaki sorunlara uygulama yeteneklerini geliştirir.

E-MBA ve EMBA programları, iş dünyasında liderlik pozisyonlarına yükselmek veya işletme becerilerini geliştirmek isteyen çalışan profesyoneller için değerli bir eğitim seçeneğidir. Bu programlar, katılımcılara işletme alanında derin bir anlayış kazandırırken, iş deneyimlerini ve mevcut kariyerlerini devam ettirmelerini sağlar.



Bir Mühendis için MBA programı okumak ne anlama gelir?



Bir mühendis için MBA programı okumak, işletme becerilerini mühendislik uzmanlığıyla birleştirerek daha geniş bir kariyer yelpazesine sahip olmanıza yardımcı olabilir. Mühendislik birikiminize işletme ve yönetim bilgilerini ekleyerek, teknik bilgi ve becerilerinizi işletme dünyasında etkili bir şekilde kullanabilirsiniz. İşletme becerilerine sahip bir mühendis, teknik projeleri yönetme, iş stratejileri oluşturma ve mühendislik ekiplerini yönlendirme gibi görevleri daha etkili bir şekilde yerine getirebilir.

İşte bir mühendis için MBA programı okumanın bazı faydaları:

1. Yönetim Becerileri: MBA programı, mühendislik becerilerinizi yönetim becerileriyle birleştirerek liderlik, takım çalışması, iletişim ve problem çözme gibi yönetim becerilerinizi geliştirmenizi sağlar. Bu, mühendislik projelerini yönetmek ve iş süreçlerini optimize etmek için önemli bir avantaj sağlar.

2. İşletme Anlayışı: MBA programı, iş dünyasının genel işleyişini anlamanızı sağlar. Finans, pazarlama, stratejik yönetim ve operasyonlar yönetimi gibi işletme disiplinlerini öğrenerek, işletmelerin iş modellerini ve rekabet stratejilerini daha iyi anlayabilirsiniz.

3. Girişimcilik Fırsatları: Mühendislik becerilerinize ek olarak işletme bilgisine sahip olmak, kendi işinizi kurma veya teknoloji tabanlı bir girişimde yer alma konusunda daha güçlü bir temel oluşturabilir. MBA programı, iş fikirlerinizi değerlendirme, iş planlaması yapma ve işletme büyümesini yönetme becerilerini geliştirmenize yardımcı olur.

4. Kariyer Fırsatları: MBA derecesi, mühendislik kariyerinizi ilerletme ve daha üst düzey yönetim pozisyonlarına geçme fırsatı sunar. İşletme becerilerine sahip mühendisler, teknik projelerin yanı sıra iş stratejileri, proje yönetimi ve iş geliştirme gibi işletme odaklı görevleri üstlenebilir.

5. Ağ Oluşturma: MBA programı, farklı sektörlerden ve iş dünyasının farklı alanlarından gelen profesyonellerle ağ oluşturma fırsatı sunar. Bu ağlar, iş fırsatlarına erişim, işbirliği yapma ve deneyim paylaşma açısından değerli olabilir.


Mühendislik geçmişi olan biri olarak MBA programı, teknik bilgi ve becerilerinizi işletme dünyasında daha geniş bir perspektifle kullanmanızı sağlar. İşletme alanındaki bilgilerinizi mühendislik bilgisine entegre ederek, şirketlerin stratejik hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olabilirsiniz. İşletme ve mühendislik arasındaki bu sentez, kariyerinizi ileri taşıyabilir ve size yeni fırsatlar sunabilir.


Kobiler için dijital dönüşüm rehberi, Endüstri 4.0

Kobiler (Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler) için dijital dönüşüm ve Endüstri 4.0'a geçiş önemlidir. Dijital dönüşüm, işletmenin çeşitli faaliyetlerini ve süreçlerini dijital teknolojiler kullanarak iyileştirebilir ve modernleştirebilir. Endüstri 4.0 ise üretim ve üretimle ilgili süreçlerin otomasyonunu ve dijitalleştirilmesini içerir.




İşte KOBİ'ler için bir dijital dönüşüm ve Endüstri 4.0 rehberi:

1. Dijital Strateji Oluşturma: İşletmeniz için başarıya ulaşmak için bir yol haritası olmalıdır.

2. Teknoloji Araştırması: Dijital dönüşümünüz için hangi teknolojilerin en uygun olduğunu belirlemek önemlidir. Bu, bulut bilişim, yapay zeka, büyük veri, internet üzerinden nesneler (IoT) ve makine öğrenmesi gibi teknolojileri içerebilir.

3. Endüstri 4.0 Teknolojilerini Benimseme: Endüstri 4.0 teknolojilerini benimsemek, üretim süreçlerinizi otomatikleştirebilir ve verimliliği artırabilir. Bu, otomatik üretim hatları, robotik, sensör teknolojisi, sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik gibi teknolojileri içerebilir.

4. Eğitim ve Yetenek Geliştirme: Dijital dönüşüm, yeni yetenekler ve beceriler gerektirir. Çalışanlarınızı eğitmek ve geliştirmek, dijital dönüşüm sürecinde önemli bir rol oynar. Bu, teknik becerilerin yanı sıra, veri analizi, problem çözme ve proje yönetimi gibi becerileri içerebilir.

5. Veri Güvenliği ve Gizlilik: Dijital dönüşüm ve Endüstri 4.0 ile birlikte, veri güvenliği ve gizlilik önemli bir konu haline gelir. İşletmeniz, müşteri ve iş süreçleri verilerini korumak için uygun güvenlik önlemlerini almalıdır.

6. Dijital Kültür Oluşturma: Dijital dönüşüm sadece teknolojik bir değişim değil, aynı zamanda bir kültürel değişimdir. İşletmenizde dijitalleşmeye açık bir kültür oluşturmak, dijital dönüşüm sürecinde başarılı olmanın anahtarıdır.

7. Dijital Dönüşüm Ortaklıkları: Bazı durumlardan, dijital dönüşüm sürecini hızlandırmak ve kolaylaştırmak için dış tedarikçiler, danışmanlar veya teknoloji sağlayıcılarla ortaklık kurmak faydalı olabilir.

Her adımda, işletmenizin özgün ihtiyaçlarını ve hedeflerini göz önünde bulundurmalısınız. Her işletme farklıdır ve dijital dönüşüm süreci, işletmenizin özel durumuna ve hedeflerine göre özelleştirilmelidir.

8. Dijital Teknolojileri Test Etme: Teknolojik çözümleri uygulamadan önce pilot projelerle test etmek önemlidir. Bu, belirli bir teknolojinin işletmenize nasıl uyum sağlayacağını görmek için bir fırsat sağlar. Başarılı olduğu görülen çözümler daha sonra geniş çapta uygulanabilir.

9. Dijital Dönüşümün Sürekli İzlenmesi ve Değerlendirilmesi: Dijital dönüşüm bir seferlik bir proje değil, sürekli bir süreçtir. Teknolojik çözümlerin performansını düzenli olarak izlemek ve değerlendirmek önemlidir. Bu, işletmenizin dijital dönüşüm stratejisini sürekli olarak iyileştirmesine yardımcı olabilir.

10. Yeni İş Modellerini Keşfetme: Dijital dönüşüm ve Endüstri 4.0, işletmenizin iş modelini değiştirebilir. Yeni dijital teknolojiler, yeni ürün ve hizmetler sunma, daha iyi müşteri hizmetleri sağlama veya yeni pazarlara genişleme gibi yeni fırsatlar yaratabilir.

Dijital dönüşüm ve Endüstri 4.0, önemli fırsatlar sağlamanın yanı sıra önemli zorluklar da getirebilir. İşletmenizin bu süreçte başarılı olması için stratejik planlama, eğitim, kaynak tahsisi ve sürekli izleme ve değerlendirme gereklidir. KOBİ'lerin bu sürece uyum sağlaması ve dijital dönüşümden en iyi şekilde yararlanabilmesi için yukarıda belirtilen adımları izlemesi önerilir.

11. Müşteri Odaklılık: Dijital dönüşüm sürecinde müşterinin merkezde olması gerekiyor. Müşteri deneyimini geliştirmek için dijital araçları ve çözümleri kullanabilirsiniz. Bu, müşteri ilişkileri yönetimi (CRM) sistemlerini kullanmayı, müşteri hizmetlerini iyileştirmeyi ve müşteri geri bildirimlerini analiz etmeyi içerebilir.

12. Dijital Pazarlama: Dijitalleşme, pazarlama stratejilerinizi genişletme ve güçlendirme konusunda önemli fırsatlar sunar. Sosyal medya pazarlaması, içerik pazarlaması, e-posta pazarlaması ve arama motoru optimizasyonu (SEO) gibi dijital pazarlama taktiklerini benimsemek, işletmenizin görünürlüğünü artırabilir ve yeni müşterilere ulaşmanızı sağlayabilir.

13. İş Süreçlerinin Otomasyonu: Dijital teknolojiler, iş süreçlerini otomatikleştirmenizi ve böylece zaman ve maliyet tasarrufu sağlamanızı sağlar. İş süreci otomasyonu (BPA), iş akışı yönetimi ve robotik süreç otomasyonu (RPA) gibi çözümler, tekrarlanan görevlerin otomatikleştirilmesine yardımcı olabilir.

14. Veri Analitiği: Büyük veri ve analitik, iş kararlarınızı bilgilendirebilecek değerli bilgiler sunar. Veri analitiği çözümleri, işletmenizin verilerini toplamanıza, analiz etmenize ve anlamlı bilgilere dönüştürmenize yardımcı olabilir.

15. Dijital Yeteneklerin İstihdamı: Dijital dönüşüm, işletmenizin dijital yeteneklere ihtiyaç duyacağı anlamına gelir. Bu, dijital pazarlamacılar, veri analistleri, yazılım geliştiriciler ve diğer dijital uzmanlar anlamına gelebilir.

16. Küresel Rekabete Hazırlık: Dijital dönüşüm ve Endüstri 4.0, işletmenizin küresel pazarda rekabet etme kabiliyetini artırabilir. Bu, yeni pazarlara genişlemeyi, uluslararası müşterilere hizmet verme yeteneğini ve global tedarik zincirlerine entegrasyonu içerebilir.

17. Dijital İnovasyonu Teşvik Etme: Dijital dönüşüm sadece mevcut süreçlerin dijitalleştirilmesi değil, aynı zamanda yeni fikirler ve yenilikçi çözümler üretme hakkında da olmalıdır. Dijital inovasyon, iş modelinizi, ürün ve hizmetlerinizi ve müşteri deneyimlerinizi geliştirebilir. İşletmenizin içinde bu tür bir yenilikçi düşünceyi teşvik etmek önemlidir.

18. Dijital Ürünler ve Hizmetler Oluşturma: Dijital teknolojileri kullanarak, işletmeniz yeni dijital ürünler ve hizmetler oluşturabilir. Bu, mobil uygulamalar, e-ticaret platformları veya dijital içerik gibi ürün ve hizmetleri içerebilir. Aynı zamanda, ürünlerinizi ve hizmetlerinizi dijitalleştirmek, müşteri deneyimini geliştirebilir ve işletmenizin genel değer teklifini güçlendirebilir.

19. Bulut Bilişim: Bulut bilişim, işletmenize esneklik ve ölçeklenebilirlik sağlar. Ayrıca, önemli IT kaynaklarını yönetme ve bakım yapma yükünü hafifletir. Bulut tabanlı çözümleri benimsemek, veri depolama, işlem gücü, yazılım uygulamaları ve diğer IT kaynaklarına erişimi kolaylaştırabilir.

20. Kültür ve Liderlik: Son olarak, dijital dönüşüm, teknolojiden daha fazlasını gerektirir - aynı zamanda bir kültür ve liderlik değişikliği gerektirir. Dijital dönüşümü gerçekleştirmek için, liderlerin dijital öncelikleri belirlemesi, dijitalleşme için bir vizyon oluşturması ve çalışanları bu vizyon etrafında harekete geçirmesi gereklidir.

Dijital dönüşüm ve Endüstri 4.0, KOBİ'ler için hem büyük fırsatlar hem de önemli zorluklar sunar. Bu süreci başarıyla yönetmek için stratejik düşünme, dikkatli planlama ve sürekli öğrenme ve ayarlama gereklidir. Dijital dönüşüm süreci, işletmenizin gelecekteki büyümesi ve başarısı için kritik öneme sahip olabilir.

21. Dijital Dönüşüm Sürecinde Esnek Olun: Dijital dönüşüm süreci genellikle bazı engeller ve zorluklarla karşılaşır. Bu süreçte esnek olmak ve stratejinizi gerektiğinde yeniden değerlendirmek önemlidir. Yeni teknolojilere uyum sağlama yeteneği ve süreçlerinizi hızlı bir şekilde değiştirme becerisi, dijital dönüşüm sürecinde başarıya ulaşmanızı sağlar.

22. Değişim Yönetimi: Dijital dönüşüm, organizasyonunuzda önemli değişikliklere neden olabilir ve bu değişimleri yönetmek, başarının anahtarıdır. Çalışanların dijital dönüşüm sürecine uyum sağlamasına yardımcı olmak ve değişim direncini azaltmak için etkili bir değişim yönetimi stratejisi geliştirmek önemlidir.

23. Siber Güvenlik: Dijital dönüşümün artan bağlantı ve veri paylaşımı, yeni siber güvenlik tehditlerine yol açabilir. İşletmenizin, müşteri verilerini ve iş süreçlerini korumak için güçlü siber güvenlik önlemleri alması hayati önem taşır.

24. Kapsamlı bir Dijital Dönüşüm Yol Haritası Oluşturun: Dijital dönüşüm hedeflerinize ulaşmanıza yardımcı olacak adımları belirlemek için kapsamlı bir yol haritası oluşturun. Bu, işletmenizin dijital dönüşümünün hangi aşamada olduğunu belirlemek, önemli kilometre taşlarını tanımlamak ve gelecekte hangi adımların atılması gerektiğini belirlemeyi içerir.

25. Dijital Dönüşümde Paydaşları Dahil Edin: Dijital dönüşüm, tüm organizasyonun katılımını gerektirir. Çalışanlarınızın, müşterilerinizin, tedarikçilerinizin ve diğer paydaşlarınızın dijital dönüşüm sürecine dahil edilmesi ve bu sürece katkıda bulunmaları için teşvik edilmesi önemlidir.

Dijital dönüşüm ve Endüstri 4.0, bir işletmenin operasyonlarını, ürün ve hizmetlerini, müşteri ilişkilerini ve iş modelini değiştirebilir. Bu süreç, stratejik düşünme, dikkatli planlama ve sürekli öğrenme ve adaptasyon gerektirir. Ancak, başarılı bir şekilde yönetildiğinde, dijital dönüşüm 

26. Veri Gizliliği ve Uyumluluk: Dijitalleşme, müşteri ve iş verilerinin yönetimini karmaşıklaştırabilir. Veri gizliliği yasalarına ve düzenlemelere uyum sağlamak önemlidir. Bu, Avrupa Genel Veri Koruma Düzenlemesi (GDPR) gibi yerel ve uluslararası düzenlemelere uyumu içerir.

27. Erişilebilirlik ve Kullanıcı Deneyimi: Dijitalleşme aynı zamanda işletmenizin ürünlerine ve hizmetlerine erişimi genişletir. Web sitenizin, uygulamanızın ve diğer dijital araçlarınızın, mümkün olduğunca çok sayıda kullanıcı için erişilebilir ve kullanımı kolay olması gerekiyor. Bu, engelliler için erişilebilirlik ve kullanıcı deneyimi tasarımını da içerir.

28. Eko-Sistem Ortaklıkları: Dijitalleşme, işletmenizin diğer şirketlerle ve teknoloji sağlayıcılarıyla ortaklık kurmasını ve birlikte çalışmasını gerektirebilir. Bu tür ekosistem ortaklıkları, teknoloji çözümlerini paylaşma, birlikte inovasyon yapma ve birlikte pazarlara hizmet verme fırsatları sağlar.

29. Yenilikçi Teknolojilere Yatırım Yapma: Dijital dönüşüm genellikle yeni teknolojilere yatırım yapmayı gerektirir. Bu, yapay zeka (AI), makine öğrenmesi, blockchain, bulut bilişim, büyük veri, Internet of Things (IoT) ve daha fazlası olabilir. Bu tür teknolojiler, işletmenizin operasyonlarını, ürün ve hizmetlerini ve müşteri ilişkilerini geliştirebilir.

30. Sürdürülebilirlik ve Dijital Dönüşüm: Dijital dönüşüm aynı zamanda işletmenizin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasına yardımcı olabilir. Teknoloji, enerji verimliliğini artırma, atıkları azaltma, karbon emisyonlarını azaltma ve daha sürdürülebilir bir iş modeline geçiş yapma gibi çevresel hedeflere ulaşmada önemli bir rol oynayabilir.

KOBİ'lerin dijital dönüşüm ve Endüstri 4.0'ı başarıyla benimsemesi ve uygulaması, bu sürecin zorluklarına ve fırsatlarına dikkatli bir şekilde yanıt verme yeteneği gerektirir. Bu genellikle stratejik planlama, eğitim, teknoloji yatırımları ve sürekli öğrenme ve adaptasyon gerektirir. 


31. Teknoloji Eğitimi ve Bilinçlendirme: Çalışanlarınızın dijital araçları ve teknolojileri etkili bir şekilde kullanabilmeleri için gerekli eğitim ve destek sağlanmalıdır. Bunun yanında, dijital dönüşümün önemini ve bunun işletme üzerindeki etkilerini anlamalarını sağlamak da önemlidir.

32. Dijital Dönüşümün Maliyetlerini Yönetme: Dijital dönüşüm, önemli bir yatırım gerektirebilir ve bu maliyetleri yönetmek önemlidir. Ancak, dijitalleşmenin getirdiği verimlilik artışları ve yeni iş fırsatları, bu yatırımın getirisini yüksek kılabilir.

33. Müşteri Katılımını Artırma: Dijital teknolojiler, işletmenizin müşterilerle daha etkili bir şekilde iletişim kurmasını sağlar. Sosyal medya, e-posta, mobil uygulamalar ve diğer dijital kanallar aracılığıyla müşteri katılımını ve sadakatini artırmak mümkündür.

34. Yeni İş Modelleri Oluşturma: Dijital dönüşüm, işletmenizin iş modelini yeniden düşünme fırsatı sunar. Bu, ürün ve hizmetlerinizi dijitalleştirmeyi, yeni gelir akışları oluşturmayı veya dijital platformları kullanarak işinizi ölçeklendirmeyi içerebilir.

35. Endüstri 4.0'ın Getirdiği Teknolojileri Anlama: Endüstri 4.0, yapay zeka, robotik, nesnelerin interneti (IoT), büyük veri ve daha fazlası gibi bir dizi ileri teknoloji getirir. Bu teknolojilerin işletmenizin operasyonlarına, ürün ve hizmetlerine ve müşteri ilişkilerine nasıl uygulanabileceğini anlamak önemlidir.

Dijital dönüşüm ve Endüstri 4.0'ın başarısı, stratejik düşünme, özenli planlama ve sürekli öğrenme ve adaptasyon gerektirir. Bu süreçte, teknoloji yatırımlarının değerini en üst düzeye çıkarmak, yeni iş fırsatlarını keşfetmek ve işletmenizin gelecekteki başarısı için kritik olan dijital yetenekleri geliştirmek önemlidir.


36. Dijital Pazarlama Stratejileri: İşletmenizin dijital varlığını güçlendirmek ve çevrimiçi satışları artırmak için etkili dijital pazarlama stratejileri geliştirmek önemlidir. Bu, SEO (Arama Motoru Optimizasyonu), SEM (Arama Motoru Pazarlaması), içerik pazarlaması, sosyal medya pazarlaması ve e-posta pazarlamasını içerebilir.

37. Veriye Dayalı Karar Verme: Dijital teknolojiler, işletmenizin daha fazla veri toplamasını ve bu veriyi stratejik kararlar almak için kullanmasını sağlar. Veri analitiği, işletmenizin müşteri davranışlarını daha iyi anlamasına, operasyonları optimize etmesine ve pazar trendlerini tahmin etmesine yardımcı olabilir.

38. Otomasyon ve İş Süreçlerini İyileştirme: Teknoloji, iş süreçlerini otomatikleştirmenin ve bu süreçleri daha etkili ve verimli hale getirmenin bir yoludur. Örneğin, işletmeniz yapay zeka veya robotik süreç otomasyonu (RPA) gibi teknolojileri kullanarak tekrarlayan görevleri otomatikleştirebilir.

39. Dijital Dönüşümle Sosyal Etki Yaratma: Dijital dönüşüm, işletmenizin sosyal sorumluluk hedeflerine ulaşmasına da yardımcı olabilir. Teknoloji, topluluklarla daha etkili bir şekilde etkileşime girmenizi, çevresel sürdürülebilirlik hedeflerinize ulaşmanızı ve toplumdaki değişimi desteklemenizi sağlayabilir.

40. Geleceğe Yönelik Teknolojik Trendleri Takip Etme: Teknoloji sürekli olarak gelişmektedir ve bu gelişmeleri yakından takip etmek önemlidir. Gelecekteki teknolojik trendler, işletmenizin dijital dönüşüm stratejisini şekillendirebilir ve sizin pazardaki rakiplerinizden bir adım önde olmanızı sağlar.

Endüstri 4.0 ve dijital dönüşüm, sadece teknolojik bir değişiklik değil, aynı zamanda iş yapma şekilleri, müşteri ilişkileri ve işletme kültürünün bir dönüşümünü de ifade eder. Bu sürecin başarılı bir şekilde yönetilmesi, işletmenizin gelecekteki büyümesi ve rekabetçiliği için hayati önem taşır.


Power and progress : our thousand-year struggle over technology and prosperity / Daron Acemoglu and Simon Johnson Kitabının Türkçe Özeti




İlk bölüm, teknolojik ilerlemenin doğası, yanılsamaları ve sosyal etkileri üzerine bir tartışma sunuyor. İşte bu bölümün özeti:


Teknolojik ilerlemenin durdurulamaz ve herkes için faydalı olduğuna dair yaygın bir inanç var. Yeni telefonlar, elektrikli arabalar ve sosyal medya gibi gelişmeler, kanser, küresel ısınma ve yoksulluk gibi sorunları çözebileceği vaadiyle geleceğe dair umutlar sunuyor.

Buna karşılık, eşitsizlik, kirlilik ve aşırılık gibi sorunlar var. Bunlar, daha iyi bir dünyaya doğru ilerlemenin doğal engelleri olarak kabul ediliyor. Teknoloji, gelecekte değerli olacak becerilere yatırım yapmamızı sağlamalı ve mevcut sorunlara çözümler bulmalıdır.

Bu düşünce tarzı, Bill Gates, Elon Musk ve Steve Jobs gibi figürler tarafından destekleniyor ve dünya genelinde bir "teknoloji iyimserliği" yaratıyor. İnsanların neyin işe yarayacağını bulmaları ve daha sonra pürüzleri düzeltmeleri gerektiği düşünülüyor.

Tarih boyunca benzer düşünceler, Jeremy Bentham'ın panoptikon tasarımı gibi örneklerle ortaya çıkmıştır. Bu tür tasarımlar, etkinlik ve gözetim simgeleri olarak modern dünyada yaygın olarak kabul görmektedir.

Ancak, bu tür teknolojik ilerlemelerin iş gücü üzerindeki etkileri, düşük ücretler, ağır çalışma koşulları ve insanları "demir çocuklar" haline getiren makinelerle de ilişkilendiriliyor.

Bentham ve Adam Smith gibi düşünürler, yeni teknolojilerin insan yeteneklerini genişleteceğine ve ekonomide verimliliği artıracağına inanıyorlardı. Bu, herkes için fayda sağlayacağı düşünülüyordu.

Ancak, bu görüş, işçilerin makinelerle olan ilişkilerinde ve çalışma koşullarında ortaya çıkan sorunları göz ardı eder. İlk sanayi devrimi sırasında, makineler işçileri sadece dişliler haline getirdi ve çalışma koşulları kötüleşti.

Kitap, teknolojinin etik ve toplumsal boyutlarını dikkate almanın önemine işaret ediyor. Teknolojik gelişmelerin, sadece ekonomik kazançlar değil, aynı zamanda toplumsal değerler ve adalet de gözetilerek yapılması gerektiğini savunuyor.


Bu bölüm, teknolojinin sosyal etkileri, tarihsel örnekleri ve gelecekte nasıl daha adil bir şekilde kullanılması gerektiği üzerine bir tartışma sunuyor. İşte bu bölümün özeti:


İnsanlar, teknolojinin durdurulamaz bir güç olduğuna ve ona karşı koymamanın en iyi olduğuna inanıyorlar. Ancak, son bin yılda, yeni buluşlar herkes için refah getirmedi.

Orta Çağ'da tarım teknolojileri, nüfusun %90'ını oluşturan köylüler için fayda sağlamadı.

Avrupa'nın gemi tasarımındaki gelişmeler, transokyanik ticareti mümkün kıldı, ancak aynı gemiler milyonlarca insanı köleleştirdi.

İngiliz sanayi devriminin tekstil fabrikaları, birkaç kişi için zenginlik yarattı, ancak işçi gelirleri yüz yıl boyunca artmadı. Aksine, çalışma saatleri uzadı ve koşullar kötüleşti.

Pamuk gini gibi icatlar, pamuk yetiştiriciliğinin verimliliğini artırdı, ancak Amerikan Güneyi'nde köleliği yoğunlaştırdı.

yüzyılın sonunda, kimyasal gübreler tarım verimliliğini artırdı, ancak aynı fikirler I. Dünya Savaşı'nda kimyasal silahlar tasarlamak için kullanıldı.

Bilgisayar teknolojilerindeki gelişmeler, birkaç girişimci ve iş adamını zenginleştirdi, ancak çoğu insan için fayda sağlamadı.

Tarihsel olarak, teknolojik gelişmelerin faydalarının daha adil bir şekilde paylaşılması, elitler tarafından kontrol edilmemesi gerekti.

Bugün, MRI, mRNA aşıları, endüstriyel robotlar gibi araçlar mevcut. Bu yenilikler, insanlara yardımcı olmaya odaklanmalı.

Kitap, teknolojinin dar bir elit tarafından kontrol edilmemesi gerektiğini savunuyor. Daha kapsayıcı bir teknoloji vizyonu, toplumun sosyal gücünün temelini değiştirmeyi gerektiriyor.


Sonraki bölüm, teknolojinin kontrolü, tarih boyunca teknolojiye dair görüşler ve modern dönemde teknolojik iyimserlik üzerine bir inceleme sunuyor. İşte bu bölümün özeti:


Teknoloji, sadece materyal ürünlerin üretimine değil, insanların çevrelerini şekillendirmeleri ve üretimi düzenlemeleri için kullandıkları her şeyi kapsar. Sağlık, beslenme ve konforu artırmak için kullanılabilir, ancak gözetim, savaş veya soykırım gibi diğer amaçlar için de kullanılabilir.

1960'ta Time dergisi, teknoloji ve bilimin zaferini ilan etti ve yılın kişisi olarak Amerikalı bilim insanlarını seçti. Bu, teknolojinin insan varoluşunu tamamen dönüştürdüğü ve daha fazla ilerlemenin sınırsız olduğu bir dönemi simgeliyordu.

1620'de Francis Bacon, Novum Organum'da bilimsel bilginin insanların doğayı kontrol etmelerine olanak tanıyacağını savunmuştu. Bu, yüzyıllar boyunca bir hayal olarak kaldı, ancak 20. yüzyılın ikinci yarısında gerçek oldu.

Bu dönemde, teknolojinin ekonomik ve toplumsal gelişmelere olanak tanıdığına dair geniş bir iyimserlik vardı. Bilgisayarlar ve dijital araçlar, 1980'lerde yayılmaya başladı, ve 1990'lar sonunda, ekonomik ve sosyal ilerlemenin sınırsız olduğu düşünülüyordu.

Ancak, bu iyimserlik abartılıydı ve 1980 sonrası Amerika'da çoğu insanın başına gelenleri tamamen göz ardı etti. Teknolojinin iş gücü üzerindeki etkileri, işsizlik ve çalışma koşulları gibi sorunları gündeme getirdi.

Ekonomistler David Ricardo ve John Maynard Keynes, teknolojinin iş gücü üzerindeki etkileri konusunda endişeler dile getirdiler. Keynes, iş gücü için yeni kullanımlar bulma hızının, iş gücünün tasarrufunu sağlayan keşiflerin hızını aşması durumunda işsizliğe yol açabileceğini belirtti.

Teknolojinin kontrolü ve adil kullanımı konusunda daha dikkatli olunması gerektiğine dair bir vurgu yapılıyor. Teknoloji, sadece ekonomik kazançlar değil, aynı zamanda sosyal değerler ve adalet de gözetilerek kullanılmalıdır.


Bu bölüm, teknolojinin iş gücü üzerindeki etkileri, işsizlik oranları, maaş yapısı ve eşitsizlik üzerine bir inceleme sunuyor. İşte bu bölümün özeti:


1960'larda, Amerikalı erkeklerin sadece %6'sı, uzun süre işsiz veya iş aramayan 25-54 yaş arası iş gücü piyasasının dışındaydı. Bugün bu oran %12 civarında, çünkü üniversite diploması olmayan erkeklerin iyi ücretli iş bulması giderek zorlaşıyor.

Amerikalı işçiler, hem üniversite diploması olanlar hem de olmayanlar, iyi ücretler, iş güvencesi ve kariyer fırsatları sunan "iyi işlere" sahip olabiliyorlardı. Bu tür işler, üniversite diploması olmayan işçiler için büyük ölçüde ortadan kalktı.

ABD iş gücü piyasasında son yarım yüzyılda yaşanan daha büyük bir değişiklik, ücret yapısında meydana geldi. II. Dünya Savaşı'ndan sonra ekonomik büyüme hızlı ve geniş kapsamlıydı, ancak yeni dijital teknolojiler, girişimciler, yöneticiler ve bazı yatırımcılar için büyük servetler yarattı, ancak çoğu işçinin gerçek ücretleri neredeyse artmadı.

Üniversite eğitimi olmayan insanlar, ortalama olarak 1980'den bu yana gerçek gelirlerinde düşüş yaşarken, lisans derecesi olan ancak lisansüstü eğitimi olmayan işçiler sınırlı kazançlar elde etti.

Teknolojinin eşitsizlik üzerindeki etkileri, bu sayıların çok ötesine uzanıyor. İyi işlerin yok oluşu ve bilgisayar bilimcileri, mühendisler ve finansçılar gibi küçük bir nüfus kesiminin gelirlerinde hızlı bir artışla, tamamen iki katmanlı bir topluma doğru yol alıyoruz.

İngiliz yazar H. G. Wells'in "Zaman Makinesi"nde öngördüğü gibi, teknoloji insanları o kadar ayrı hale getirmiş ki, iki ayrı tür haline gelmişler.

Teknolojinin kontrolü ve eşit kullanımı konusunda daha dikkatli olunması gerektiğine dair bir vurgu yapılıyor. Teknoloji, sadece ekonomik kazançlar değil, aynı zamanda sosyal değerler ve adalet de gözetilerek kullanılmalıdır.


Bu bölüm, teknolojinin üretkenlik ve iş gücü üzerindeki etkilerini, otomasyon ve çalışan izleme ile ilgili konuları ele alıyor. İşte bu bölümün özeti:


Üretkenlik artışının işçilere nasıl yansıdığı, teknolojinin nasıl değiştiği ve işçilere karşı yönetimin tutumunu belirleyen kurallar, normlar ve beklentilerle belirlenir.

Üretkenlik artışı, işverenlerin daha fazla işçi almasına ve bu işçilere daha yüksek ücretler teklif etmesine neden olabilir. Ancak, bu iki adım da kesin değildir.

Yaygın bir inanışın aksine, üretkenlik artışı işçilere olan talebi artırmayabilir. İşverenler için önemli olan, ortalama üretkenlik değil, marjinal üretkenlik, yani bir işçinin ek katkısıdır.

Otomasyonun işçi talebine etkisi karmaşıktır. Örneğin, otomasyonlu bir fabrika, yüksek bir ortalama üretkenlik sunabilir, ancak işçinin marjinal üretkenliği düşebilir.

Otomasyonun yarattığı üretkenlik artışları, işlerin yaratılmasında büyük bir rol oynayabilir. Örneğin, otomasyonlu otomobil fabrikaları, petrol, çelik ve kimya endüstrilerinin genişlemesine ve şehirlerin coğrafyasının dönüşümüne yardımcı olmuştur.

Ancak, üretkenlik kazançları küçük olduğunda, yeni işler yaratılmayabilir. Bu, "öyle böyle otomasyon" olarak adlandırılmaktadır. Örneğin, marketlerdeki kendi kendine ödeme kioskları, işçilerden müşterilere işi kaydırır, ancak büyük bir üretkenlik artışı sağlamaz.

İşçi izlemesi, küçük üretkenlik artışları sağlayabilir, ancak ana işlevi işçilerden daha fazla çaba harcamalarını sağlamak ve bazen maaşlarını düşürmektir.

İnsan iş gücü için yeni görevler ve fırsatlar yaratmayan otomasyon, işçilere az veya hiç kazanç sağlamayabilir. Örneğin, Amerika'nın Orta Batı'sında robotların hızla benimsenmesi, kitlesel işten çıkarmalara ve uzun süreli bölgesel düşüşe neden olmuştur.


Bu bölüm, teknolojinin iş gücü üzerindeki etkileri, üretkenlik, çalışan gücü, ve toplumsal tercihler üzerine odaklanıyor. İşte bu bölümün özeti:


Teknoloji, bir seçim meselesidir. Üretimi artırmak ve yenilikleri yönlendirmek için birçok yol bulunur. Dijital araçları gözetim, otomasyon veya işçileri güçlendirme amacıyla mı kullanacağımızı seçeriz. Gelecekte nereye çaba harcayacağımızı seçeriz.

Üretkenlik artışı zayıf olduğunda ve paylaşılan faydaları garanti eden otomatik düzeltme mekanizmaları yoksa, bu seçimler daha önemli hale gelir ve bu seçimleri yapanlar ekonomik ve politik olarak daha güçlü olur.

İşçi gücünün önemi: İşçinin marjinal üretkenliğini artırmak, sadece işi otomatize etmek, işçileri gereksiz kılmak veya gözetimi yoğunlaştırmak değil, belirli seçimlere bağlıdır.

Üç ana nedenle, işçiler için talep artışı, firmaların daha yüksek ücretler ödemesine neden olmayabilir: işveren ve işçi arasındaki zorlayıcı ilişki; yeterince baskıcı koşullar altında, yeni teknolojinin zorlamayı artırabileceği; ve rekabetin yetersiz olduğu durumlar.

Toplumsal eşitlik veya eşitsizlik, teknolojinin nasıl kullanıldığına ve yenilikçi çabanın nereye yönlendirildiğine bağlı olabilir.

Bilim ve teknolojinin ilerlemesi konusunda umut var. Dijital teknolojiler, bilimin sürecini zaten devrimleştirdi. İnsanlığın birikmiş bilgisi parmak uçlarımızda.

Bilim, birbirine dayalı, icatçıların birbirinin üzerine inşa ettiği bir süreçtir. Bilginin yavaş yayıldığı eski dönemlerin aksine, bugün bilim insanlarına inanılmaz ölçüm araçları ve büyük veri miktarlarını işleme gücü sunuluyor.

Optimizm var, ancak bazı çekincelerle. İnsan bilgisinde büyük ilerlemeler olmuş olmasına rağmen, farklı bir ilerleme yönüne karar vermemiz gerektiği anlaşılıyor.


Sonraki bölüm, bilimsel keşiflerin hızı, teknolojinin kontrolü, sosyal medya platformlarının etkisi ve teknolojinin topluma olan etkisini ele alıyor. İşte bu bölümün özeti:


Bilimsel keşifler, özellikle acil bir ihtiyaç olduğunda, yıldırım hızında yayılabilir. COVID-19'a karşı aşı geliştirmek gibi durumlar, bilimin ne kadar hızlı hareket edebileceğinin bir örneğidir.

Teknolojinin kontrolü, sadece doğa üzerinde değil, genellikle diğer insanlar üzerinde de olabilir. Teknolojinin bazı insanlara daha çok yarar sağlaması basit bir durum değildir. Temelde, üretimi düzenlemek, bazı insanları zenginleştirebilir ve bazılarını güçsüzleştirebilir.

Güçlü insanların vizyonları, mevcut araçlarımızı nasıl kullandığımız ve yenilikçiliğin yönü üzerinde orantısız bir etkiye sahip olabilir. Teknolojinin sonuçları, çıkarları ve inançlarıyla uyumlu hale getirilebilir ve geri kalanı için maliyetli olabilir.

Teknolojinin kontrolü konusunda iki örnek: Çin Komünist Partisi'nin teknolojiyi politik görüşlerin kontrolü için kullanması; Facebook'un insanların verileri ve sosyal etkinlikleri üzerinde kontrol sağlamak amacıyla teknoloji kullanması.

Facebook'un kullanıcı etkileşimini artırmak amacıyla algoritmasını değiştirmesi, yanıltıcı gönderilerin hızla yayılmasına ve politik kutuplaşmanın artmasına neden olmuştur. Bu karar, şirketin kullanıcıları ve etkilenen demokrasilerin vatandaşları tarafından değil, yalnızca üst düzey yöneticiler tarafından alınmıştır.

Teknolojinin nasıl kullanıldığı ve yenilikçi çabanın nereye yönlendirildiği, toplumsal eşitlik veya eşitsizlikle sonuçlanabilir. Çıkarlar ve liderlik vizyonları, teknolojinin kullanımı üzerinde belirleyici olabilir.

H. G. Wells'in anladığı, ancak Francis Bacon'ın kaçırdığı nokta: Teknoloji, sadece doğa üzerinde değil, genellikle diğer insanlar üzerinde de kontrol sağlamaktır.


Bu bölüm, teknolojinin yönünü belirleyen etmenler, özellikle otomasyon ve yapay zeka (AI) gibi gelişmekte olan teknolojilerin toplumsal etkileri üzerine yoğunlaşıyor. İşte bu bölümün özeti:


İş sahipleri ve yöneticiler, üretim süreci üzerinde kontrol sağlamak, ücret maliyetlerini azaltmak ve iş gücünün gücünü zayıflatmak amacıyla otomasyonu veya gözetimi artırmak isteyebilirler.

Bu talep, işçi dostu teknolojilerin çıktıyı daha çok artırabileceği ve ortak refahı sağlayabileceği durumlarda bile, inovasyonun otomasyon ve gözetim üzerine yoğunlaşmasına neden olabilir.

Elitler, kendi çıkarlarına neyin iyi geldiğinin, toplumun ortak yararı için de en iyisi olduğuna ikna olabilirler. Bu "erdemli yolda" ortaya çıkan her türlü acının, ilerleme için ödenmesi gereken bir bedel olduğuna inanabilirler.

Ancak, daha kapsayıcı bir vizyon mümkündür, ki bu, daha geniş bir ses kümesini dinler ve herkes üzerindeki etkileri tanır. Girişimciler ve teknoloji liderlerinin hesap verebilir tutulduğu bir ortamda ortak refah daha olasıdır.

Yapay zeka (AI), tarihin en dönüştürücü teknolojilerinden biri olabilir. Ancak, iş gücü piyasasını temelden bozduğu, ücret ve iş eşitliklerini genişlettiği, gücü ve refahı sıradan insanlardan veri kontrolü yapanlara kaydırdığı endişeleri de var.

AI, dünyanın her yerinde eşitlikleri artırma, demokrasiyi boğma ve otokrasiyi güçlendirme eğilimindedir. Üretken kapasitemizi artırmak yerine, ekonomiyi derinden etkiliyor.

Teknoloji liderlerinin çoğu bu endişeleri ciddiye almıyor. AI'nın iyi şeyler getireceği, yarattığı sorunların kısa vadeli, kaçınılmaz ve kolayca düzeltilebileceği sürekli olarak söyleniyor.

Bu bölümde, kitabın içeriği geniş bir perspektif kazanıyor ve teknoloji liderlerinin görüşleri, yapay zeka (AI) ve süper zeka kavramları, endüstriyel devrimin etkileri ve toplumsal gelişme üzerine odaklanıyor. İşte bu bölümün özeti:


Yapay zeka (AI) alanındaki birçok uzman ve lider, AI'nın üretim ve yaşam tarzında iyi bir devrim olacağını iddia ediyor. Bazıları, AI'nın “süper zeka” veya “tekillik” seviyesine ulaşacağını, yani insanlığın maddi ve manevi hedeflerine ulaşacağını öne sürüyor.

Teknoloji liderlerinin bazıları, yanlış veya kötü niyetli süper zeka ve kontrolsüz AI gelişiminin insanlık için sonuçlarını dile getiriyor. Ancak, çoğu teknolojinin iyi olduğu, dijital teknolojiye özellikle güvenmemiz gerektiği konusunda hemfikir.

LinkedIn'in kurucu ortağı Reid Hoffman gibi bazı vizyonerler, daha fazla teknolojinin toplumsal sorunlarımızın cevabı olduğunu kabul ediyor. İlk etapta geride kalan milyarlarca insanı çok fazla düşünmemize gerek olmadığını, yakında onların da yararlanacağını savunuyorlar.

Kitabın 6. Bölümü ("İlerlemenin Kurbanları"), Endüstri Devrimi'nin ilk aşamasının çoğu insan için yoksulluk ve güçsüzlük yarattığını açıklıyor. Bu, teknolojide güçlü bir otomasyon yanlılığı ve işçilerin teknoloji ve ücret belirleme kararlarında seslerinin olmamasından kaynaklanıyordu.

Bölüm ("Tartışmalı Yol"), Batı'da en etkileyici ekonomik büyüme döneminin temellerinin nasıl atıldığını inceliyor. II. Dünya Savaşı'nı takip eden otuz yıl boyunca, ABD ve diğer endüstriyel ülkeler, çoğu demografik grup arasında geniş bir şekilde paylaşılan hızlı ekonomik büyüme yaşadı.


Bu bölüm, modern döneme odaklanıyor ve teknolojinin yönünün nasıl değiştiğine, yapay zeka (AI) kullanımına ve bu teknolojilerin ekonomik eşitlik üzerindeki etkilerine dair bir inceleme sunuyor. İşte bu bölümün özeti:


Bölüm 8 ("Dijital Hasar"), erken dönem sonrası savaş on yıllarının paylaşılan refah modelini nasıl terk ettiğimizi ve işçilere yeni görevler ve fırsatlar sunmaktan ziyade işi otomatize etme ve işgücü maliyetlerini düşürme konusuna odaklanan teknolojinin yönündeki değişimi ele alıyor. Bu yönde değişim, kaçınılmaz değil, işçilerin, işçi organizasyonlarının ve hükümet düzenlemelerinin eksikliğinden kaynaklanıyor.


Bölüm, yeni teknolojilerin iş gücü piyasasına olan etkisini tartışmaktadır. Endüstriyel robotlar gibi yeni teknolojiler, işçilerin yerine makine ve algoritmaların üstlendiği görevlerin kapsamını genişletmektedir.

Otomasyon, ortalama üretkenliği artırabilir, ancak işçilerin marjinal üretkenliğini artırmayabilir veya hatta azaltabilir. Bu, 20. yüzyılın başlarında Keynes tarafından dile getirilen bir endişeydi.

Britanya'nın endüstri devriminde, yeni döküm ve dokuma makineleri, yetenekli zanaatkarların işlerini yapmaya başlamıştı.

Globalleşmenin de benzer etkileri olmuştur. İletişim araçlarında ve nakliye lojistiğindeki büyük gelişmeler, montaj veya müşteri hizmetleri gibi üretim görevlerinin daha ucuz iş gücü olan ülkelere taşınmasını sağlamıştır.

Offshoring, Apple gibi şirketler için maliyetleri düşürmüş ve karları artırmıştır. Bununla birlikte, sanayileşmiş ülkelerde, bu görevleri yerel olarak yürüten işçilerin yerini almıştır.

Otomasyon ve offshoring, üretkenliği artırmış ve şirket karlarını katlamış, ancak Amerika Birleşik Devletleri ve diğer gelişmiş ülkelerde paylaşılan bir refah getirmemiştir.

İşçilerin makinelerle ve daha ucuz emek piyasalarıyla değiştirilmesi, gelişmiş ülkelerde iş gücü piyasasının yapısını değiştirmiş ve işçilere olumsuz etkiler yaratmıştır.

Bölüm 9 ("Yapay Mücadele"), 1980 sonrası vizyonunun bizi yanlış yöne götürdüğünü ve dijital teknolojilerin, yapay zeka ve AI'nın ekonomik eşitlik doğrultusundaki eğilimleri nasıl kötüleştirdiğini açıklıyor. Bu bölüm, AI'nın insanlar için en yararlı olacak şekilde nasıl kullanılabileceğine dair "makine yararlılığı" kavramını da ortaya koyuyor.


Bölüm, işverenlerin işçilere daha yüksek ücretler ödememesinin bazı nedenlerini inceliyor. Öncelikle, açık bir zorlama olmadan bile, işveren, üretkenlik artışı durumunda, rakiplerden rekabet görmüyorsa daha yüksek ücretler ödemeyebilir.

Birçok erken tarım toplumunda, köylüler yasal olarak toprağa bağlıydı, bu da başka bir yerde istihdam aramalarına veya kabul etmelerine izin verilmediği anlamına geliyordu.

Orta Çağ Avrupası'nda, rüzgar değirmenleri, daha iyi ürün rotasyonu ve atların artan kullanımı tarım üretkenliğini artırdı. Bununla birlikte, çoğu köylünün yaşam standartlarında az veya hiç iyileşme olmadı. Ek gelir, küçük bir seçkin kesim tarafından alındı.

1700'lü yıllarda İngiltere'de endüstriyel makineler ve fabrikalar yayılmaya başladığında, bu başlangıçta ücretleri artırmadı ve birçok durumda işçilerin yaşam standartlarını ve koşullarını kötüleştirdi.

Üçüncü ve günümüz dünyası için en önemlisi, ücretler genellikle pazarlık edilir ve sadece kişisel olmayan piyasa güçleri tarafından belirlenmez. Modern bir şirket, pazar pozisyonu, ölçek veya teknolojik uzmanlığı sayesinde önemli kârlar elde edebilir.

Ücretlerin müzakere edilmesi, işçilerin toplu pazarlık gücüne, sendikalara ve iş kanunlarına bağlıdır. İyi düzenlenmiş bir iş piyasası, işçilerin işverenlerle daha adil bir şekilde müzakere etmelerine yardımcı olabilir.

Bölüm 10 ("Demokrasi Arızaları"), Ferdinand de Lesseps'in Suez Kanalı'nın inşası sırasında izlediği yaklaşımın, modern dijital teknoloji çağında da nasıl ilgili olduğunu anlatıyor. Lesseps'in teknoloji-optimizmi, piyasalara olan inancı ve Avrupa öncelikleri üzerine odaklanması, bugünkü teknoloji liderlerinin vizyonlarına yansıtılmaktadır.


Bölüm, erken buhar motoru yenilikçilerinin vizyonunun, onları son derece motive ettiğini, ancak bu yeniliklerin, örneğin, geliştirilmiş buharla çalışan drenajla mümkün kılınan kömür madenlerinde çok genç çocuklara dayatılan zor koşullar gibi maliyetler üzerinde düşünmeye fırsat bırakmadığını vurgular.

Buhar motorlarındaki durum, tüm teknolojiler için geçerlidir. Teknolojiler, altında yatan bir vizyon olmadan var olmaz. Sorunları çözme yollarını ararız, hangi araçların yardımcı olabileceğini hayal ederiz, ve açık olan çoklu yollar arasında, bir avuç üzerinde odaklanırız.

Bu süreçte, geri adımlar, maliyetler ve neredeyse kesinlikle bazı insanlar için potansiyel acılar da dahil olmak üzere istenmeyen sonuçlar olacaktır.

Ancak, hangi teknoloji vizyonunun hakim olduğunu ne belirler? Seçimler, kolektif bilgimizi nasıl en iyi kullanacağımızla ilgili olsa da, belirleyici faktörler sadece teknik veya saf mühendislik anlamında mantıklı olanlar değildir.

Bu bağlamdaki seçim, temelde güçle ilgilidir - başkalarını ikna etme gücü - çünkü farklı seçimler, farklı insanlara yarar sağlar. Daha büyük güce sahip olan kişi, bakış açılarını başkalarına daha iyi ikna etme olasılığına sahip olacak, bu da en sık kendi çıkarlarıyla uyumlu olacak.


Sonuç 


Kitabın şu ana kadar özetlediğimiz bölümlerinden çıkan ana temalar ve fikirler üzerine genel bir sonuç özeti sunacağım:


Teknoloji ve İnovasyon: Kitap, teknolojinin ve inovasyonun insan toplumu üzerinde derin etkileri olduğunu vurguluyor. Buhar motorlarından modern otomasyona kadar teknolojik gelişmeler, iş gücü dinamiklerini, üretkenliği ve sosyal yapıyı etkilemiştir.


Suez ve Panama Kanalları: Kanal projeleri, inşaat süreçlerindeki zorluklar, jeopolitik etkiler ve ekonomik sonuçlar üzerinden inceleniyor. İnşaat sırasında işçi hakları, finansman ve teknoloji kullanımı gibi konulara değinilmektedir.


İş Gücü Piyasası ve Ücretler: İşverenler ve işçiler arasındaki ücret müzakereleri, işçilerin değiştirilmesi, otomasyon ve offshoring gibi konular iş gücü piyasasının karmaşıklığını ortaya koymaktadır.


Ekonomik Güç ve Seçim: Farklı ekonomik güçlerin ve seçimlerin, teknoloji seçimlerinden iş gücü düzenlemelerine kadar birçok alanda etkili olduğu anlatılmaktadır. Güç, hangi teknoloji vizyonunun hakim olacağını belirleyen ana faktördür.


İnsan Etkisi: İnsanlar, teknolojinin yaratılması ve kullanılması sürecinde merkezi bir rol oynamaktadır. İnovasyon sürecinde vizyon, mühendislik, güç ve etik gibi insanla ilgili faktörler, teknolojinin nasıl şekillendiğini ve topluma nasıl etki ettiğini belirlemektedir.


Sonuç olarak, kitap, teknolojinin, ekonomik yapıların ve sosyal dinamiklerin birbiriyle karmaşık bir şekilde etkileşimde olduğu bir dünya resmi çizmektedir. İnovasyonun sadece makinelerle veya algoritmalarla ilgili olmadığı, aynı zamanda vizyon, etik, güç ve sosyal organizasyon gibi insanla ilgili unsurları da içerdiği vurgulanmaktadır.

Ekonomim

BorsaGündem.com

Ntv Son Dakika

Ntv Ekonomi

Ntv Para


© Tüm Hakları Saklıdır